Sen sadece kahveni, çayını al ve uğra, ben her sabah 07:00'de yeni bir yazıyla buradayım.

2 Eylül 2025

Aç artık ruhunun ışıklarını!


Keşke gün, bugün benim için biraz daha sakin başlayabilseydi!

İçimde hiç bir isyan baş veremese, her şey benimle uyum içinde, tam ve bütün olabilseydi.
Nedenlere, niçinlere, nasıllara bulaşmasaydı hiç zihnim. 
Olması gereken-olan, arzulanan-katlanılan gibi ikilemlerle hiç kafa yormasaydı.

Keşke bugün...

Sadece hayatın sesleri çalınsaydı kulağıma.
Sadece hayatın coşkusu, neşesi, enerjisi karışsaydı ruhuma.
Hayatın içindeki samimi, doğal hareketlere takılsaydı sadece gözlerim.

Hayatın hayatı nasıl mükemmel bir şekilde beslediğini, 
Hayatın içindeki her hareketin bir diğerine nasıl koşulsuzca destek verdiğini, 
Birbirinden tetiklenen her şeyin, aynı zamanda nasıl da birbirine karışarak, birbiriyle tamamlanıp, birbirinin içinde eridiğini fark edebilseydi zihnim.

1 Eylül 2025

İkimizin de sessizliğinde benzer itiraflar saklı!


Ben de senin gibiyim.

Sessiz görünüyor olsam da, benim de düşünceler bir nehir gibi akmaya devam ediyor sürekli zihnimde.

Aynı gökyüzünün altında, farklı bedenlerde, benzer mücadeleyi veren iki yalnız varlığız biz seninle. 
İkimizin de sessizliğinde benzer itiraflar saklı!

Ben de küsüyorum çoğu zaman dünyaya, kendini her zaman beni mutlu etmeye adamadığı için. Ben de çoğunlukla kendimi büyük bir kalabalığın ortasında, yalnız ve terk edilmiş gibi hissediyorum.

Sanki;
Işığın ya da karanlığın olmadığı anlamsız bir boşlukta.
Yok olmayan ama yerinde de durmayan tuhaf bir sisin ortasında,
İsteyerek sürdürülen bir sürgünün yalnızlığı bu yaşadığımız.