Sen sadece kahveni, çayını al ve uğra, ben her sabah 07:00'de yeni bir yazıyla buradayım.

22 Eylül 2025

Ne gözümüzü alabiliyoruz hayattan, ne yaşamayı göze alabiliyoruz!


Mutlu değiliz!
Çünkü hayat olmasını istediğimiz gibi değil. Olduğu gibi!
Hayatın kendi planı varken, bizim de hayata dair kendi planımız olsun istiyoruz.
 
Kızgınız dünyaya!
Etrafında döndüğümüz dünyanın, bizim düşüncelerimizin etrafında dönmesini istiyoruz!
Kızgınlığımızın sadece dünyada olan bitenler yüzünden olmadığını kabul edemiyoruz.
 
Yaşayamıyoruz hayatı!
Hiçbir an’ı tam yaşayamıyoruz, hep bir sonrakine hazırlık yapmakla meşgulüz.
Ya ötesindeyiz yaşadığımız an’ın, ya da gerisinde kalıyoruz.
 
İsyan ediyoruz!
Kuralları, tanımları kendimiz koyuyor, sonra o kurallara, tanımlara sığamıyoruz.
Ne memnunuz gerçeğimizden, ne gerçeğimizi değiştirebiliyoruz.
Hem çekip gitmek istiyor hem de hiçbir yere gitmek istemiyoruz.
 
Yorgunuz!
Çünkü göründüğümüz kişi değiliz, çok fazla maske taşıyoruz.
Sevilmek için doğal olmak yeterliyken, oyuncuyuz hepimiz, birbirimize sürekli rol yapıyoruz.
Maskenin ardında duranı, o maske çıkmadan tanıyabilmek için yoruyor, yoruluyoruz.
 
Suçluyuz!
Çünkü sessiz kalıyoruz.
Suskunluğumuzda boğulduğumuzu fark edemiyoruz!
Söylenmemesi gerekenlerin belki de, aslında söylememiz gerekenler olabileceğini hiç düşünmüyoruz.
 
Özgür değiliz.
Çünkü geçmişimizi oyunun dışında bırakamıyoruz.
Geçmişimizin hayatımız üzerindeki etki ve denetiminden kendimizi kurtaramıyoruz.
Her yerde olmak isteyip, hiçbir yerde olamıyoruz.
Özgürlüğün istediğimizi yapmak mı, istemediklerimizi yapmamak mı olduğunu çözemiyoruz.
 
Bir başınayız hayatta!
Kendimize kazanıp, kendimize kaybediyoruz.
Bugün ne kadarsak, hayatı da kendimize ancak o kadar yaşatıyoruz.

Haşim Arıkan


Fotoğraf: Unsplash / Alexander Krivitskiy

Hiç yorum yok: