Sen sadece kahveni, çayını al ve uğra, ben her sabah 07:00'de yeni bir yazıyla buradayım.

2 Eylül 2025

Aç artık ruhunun ışıklarını!


Keşke gün, bugün benim için biraz daha sakin başlayabilseydi!

İçimde hiç bir isyan baş veremese, her şey benimle uyum içinde, tam ve bütün olabilseydi.
Nedenlere, niçinlere, nasıllara bulaşmasaydı hiç zihnim. 
Olması gereken-olan, arzulanan-katlanılan gibi ikilemlerle hiç kafa yormasaydı.

Keşke bugün...

Sadece hayatın sesleri çalınsaydı kulağıma.
Sadece hayatın coşkusu, neşesi, enerjisi karışsaydı ruhuma.
Hayatın içindeki samimi, doğal hareketlere takılsaydı sadece gözlerim.

Hayatın hayatı nasıl mükemmel bir şekilde beslediğini, 
Hayatın içindeki her hareketin bir diğerine nasıl koşulsuzca destek verdiğini, 
Birbirinden tetiklenen her şeyin, aynı zamanda nasıl da birbirine karışarak, birbiriyle tamamlanıp, birbirinin içinde eridiğini fark edebilseydi zihnim.

Vapurun arka tarafında bembeyaz köpüren, masmavi denizin sesine, içimdeki hırçınlığın yerine sadece uçuşan martıların cıvıltıları eşlik edebilseydi.
Sokakta oynayan çocukların neşesi yanlarından geçerken ruhuma karışıp, içimdeki isyanı, öfkeyi dağıtabilseydi.
Doğmakta olan güneşin sıcaklığı içimdeki kızgınlıkları eritip, yüreğimi ısıtabilseydi.


Keşke bugün bir sürpriz yapabilseydim kendime.

Beni alıp hiç gitmediği yerlere götürebilseydim. 
Bugüne kadar hiç bakmadığı bir pencereden ona hayatı gösterebilseydim. 
Bugüne kadar hiç kullanmadığı kelimelerle ona, hayata dair, yeni cümleler kurdurabilseydim…

Keşke bugün de, yaşamın, o sıra dışı canlılık ve güzelliğiyle yanı başımdan akıp gitmesine izin vermeseydim…

Kendimi bir kez daha zihnimde biriktirdiklerime mahkum etmeseydim…


Haşim Arıkan


Fotoğraf: Pexels / Jeancarlo

Hiç yorum yok: