16 Eylül 2025

Ya da öğret bana, nasıl unutulur düşünmek?


Hadi söyle bana hayat!

Beni nereye, kime doğru yaklaştırıyorsun?
O kim ve şu an da nerede?

Onunla karşılaştığımızda, ben acaba hangi ben olacağım?
O zamana kadar gerçekte kim olduğumun ne kadarının farkına varmış, ne kadarını hayatıma yansıtmış olacağım?

Sence biz, birbirimiz için doğru kişiler miyiz?
Birbirimizin hayatında kalıcı mıyız, yoksa sadece mevsimlik miyiz?
Acaba ne kadarını bana göstermeye cesaret edebilecek? Nelerini hep benden gizleyecek?

Ruhunun nerelerine dokunmama müsaade etmeyecek? Peşinden sürüdüğü, çemberlerini kapatamadığı eskimiş hikayelerle mi bana gelecek?
Beni, ben de mi keşfedecek? Yoksa beni de daha önceki deneyimlerine, dünün düşüncelerine mi hapsedecek?

Peki birbirimizin hikayesindeki rollerimiz ne olacak?
O bana kendime dair neleri gösterecek, o benden kendisi hakkında neler öğrenecek?
Birbirimizi acıyla mı, yoksa sevgiyle mi işleyeceğiz?
Neler takılıp kalacak zihinlerimize, ruhlarımıza, bedenlerimize birbirimizden?
Birlikte ne kadar cesur olabileceğiz? Kendimizi ne kadar özgür bırakıp, kendimizi ne kadar açığa vurabilecek, kendimizin, potansiyelimizin daha ne kadarının farkına varabileceğiz?

Acaba ilişkimizi düşüncelerimizin yörüngesine oturtmadan, duyusal olarak yaşayabilecek miyiz?

Yüreğimize zihne özgü şeyleri sokmamayı, yüreğimizde sadece birbirimize olan aşkımızı, sevgimizi taşıyabilmeyi başarabilecek miyiz? 
Yaşadığımız şeyin kendi özgün öyküsünü bize anlatabilmesi için ona şans verebilecek miyiz? 
Onun nasıl bir şey olduğunu onu yaşarken birlikte, hissederek keşfedebilecek miyiz?

Hadi, söyle bana hayat.
Biraz bizden, onunla neler yaşayabileceğimizden bahset bana...

Ya da öğret bana, nasıl unutulur düşünmek?

Haşim Arıkan


Fotoğraf: Pexels / Jefferson

Hiç yorum yok: