Sen sadece kahveni, çayını al ve uğra, ben her sabah 07:00'de yeni bir yazıyla buradayım.

3 Eylül 2025

Geçmişin ayak izlerini takip ederek kendini farklı bir geleceğe taşıyabilir misin?


Sen de korkuyor musun, zihninde düşüncelerinle kendine kurduğun o özel hapishaneden kaçıp kurtulmaktan? 
Sen de hapishanende özgür ve rahat hissediyor musun kendini, benim gibi?

Düşüncelerini değiştirdiğinde karşındaki seçeneklerin çoğalması, değişmesi mi daha çok korkutuyor seni? 
Yoksa değişen seçeneklerle birlikte senin yapacağın farklı seçimlerin, hayatını ve inandığın dünyayı değiştirme ihtimali mi!

Bildiklerini terk etmek, onlara henüz veda etmek istemediğin için, bir türlü tam tutunamadığın iki dünya arasında bir sarkaç gibi sürekli sallanıyorsun değil mi, sen de benim gibi? 
Bir içinde ki senden artık farklı bir hareket bekleyen dünyaya, bir dışarıda ki, içine sürekli korkular salan dünyaya...

Düşündün mü hiç?

İnsan sürekli geçmişin ayak izlerini takip ederek kendini farklı bir geleceğe taşıyabilir mi?
Otomatikleşmiş, önceden kolaylıkla tahmin edilebilir düşüncelerle gerçek, canlı bir hayat yaşayabilir mi?

Her gün aynı düşünce ve duyguları tekrar, tekrar deneyimleyip, seçim yapma yetisini, düşünsel özgürlüğünü her gün biraz daha silerken, arzuladığı şeylere ulaşabilir mi?

Her şeye sürekli belirli bir önyargı ya da geleneğin penceresinden bakarken gerçeklikle olan o güçlü bağını koruyabilir mi?

Bağımlılıkları yüzünden, bir türlü sona erdiremediği ilişkilerle, isteyip de yapamadığı tercihlerle yaşamaya devam ederken, kendini gerçekten huzurlu, mutlu, özgür hissedebilir mi?


Aslında ne tuhaf değil mi?
Sahip olduğu, içindeki o hiç doğmamış güçlü duyguları, hiç yaşanmamış gerçekleri yaratabilme potansiyelinin, içsel zenginliğin insanı bir türlü harekete geçirememesi!

Belki de;
İnsanın rastgele ve kontrolsüz düşüncelerin istila etmesine izin verdiği zihnidir, onun böylesi bir yaşama kendini gönüllü olarak hapsetmesinin sebebi!

Zihnini bir türlü aradan çıkaramadığı içindir belki de, gerçek duygularıyla bir türlü bağlantıya geçememesi! Onların, onu harekete geçirebilecek o güçlü enerjilerini bir türlü hissedememesi…

Zihnin ona sürekli söylediği yalanlardır belki de, keşfedilmiş bir anlamı olan bir yaşamı bırakıp, canlı, gerçek, kendini sürekli yenileyen, kendine ait özel bir anlamı olan bir yaşama doğru yürüyememesinin esas nedeni…

Haşim Arıkan


Fotoğraf: Pexels / Cottonbro Studio
 

Hiç yorum yok: