Sen sadece kahveni, çayını al ve uğra, ben her sabah 07:00'de yeni bir yazıyla buradayım.

4 Ağustos 2025

Yaşam, bizim kendimizi doğrulamamıza izin vermeyecek kadar kısa mı?

İnsan oldun.
Yeryüzüne doğdun.
Saf, temiz, dokunulmamış, masum…

Ne olduğunu ya da ne olmadığını bilemeyen bir hiç!
Hiçbir yerden başlamayan cümleler, bilinmeyen bir boşlukta anlamlarını yitiriyorlardı o ilk zamanlarda . 
Dünsüz ve yarınsız bugün, nasıl da ilgini çekiyor, heyecanlandırıyor, meraklandırıyor, mutlu ediyordu seni!

Zaman ilerledi.
Bilinç harekete geçti.
Seni kuşatan dünyanın, bilgi bombardımanı altında.

Zihin uyandı. 
Sana imgelerden oluşan bir dünya yaratmak için kollarını sıvadı. 
Nedensellikle yönetilen bir dünya. 
Her şeyin mutlak bir nedeni vardı ve her nedenin de bir yanıtı. 
Sana sunulan her yanıtsa düne dair bir inancın, bir düşüncenin, geçmişin devamı.

Doğmuştun bir kere, istesen de artık duramazdın!

Sen de durmadın.Durmadan, duramadan deneyimler yaşadın.

Zamanla herkes gibi sen de, büyük kalabalıkların arka fondan hep birlikte, sürekli kulağına fısıldadıklarına inanmaya ve artık ben de biliyorum demeye başladın.

Olmakta olana ilgini, merakını, heyecanını yitirdin, onu gözlemlemeyi bıraktın.
Oysa biliyorum demek ben artık ezberden yaşıyorum demekti!
Dahil edildiğin kolektif rüyanın seni de uyuttuğunun farkına varamadın.

Dürüst olmak gerekirse; fark etsen de, pek bir şey değişmezdi.

Dünya sahnesinde sergilenmekte olan oyunun kuralı böyleydi!
Hatırlamaya uyanmak için önce uyumak zorundaydın.

Hayat denilen tuhaf bir oyundu bu, ilk insandan bugüne, kurallarını birlikte koyup, birlikte oynadığımız.

Doğmak, 
Ehlileşmek, 
Unutmak, kaybetmek, 
Ardından yeniden hatırlamak, 
Ve yeniden peşine düşmek! 

Yeniden şekillenmeden önce erimek.
Yaratmadan önce törpülemek, yok etmek. 

Önce hayat oyununa dahil olabilmek için kendini silmek, 
Ardından kendini, yaşamak için doğduğun hayatı yaşayabilmek için varlığını yeniden teyit etmek…

Masumiyetle başladığın yolculuğu yine masumiyetle bitirebilmek…

Bu defa kendini idrak ederek…

Haşim Arıkan


Fotoğraf: Unsplash / Muhammad Harun


 

Hiç yorum yok: