Onunla bir komşularının aracılığıyla tanışmışlar ve çok kısa bir sürede de evlenmişlerdi. İyi bir eş olmuştu ona daima, bugüne kadar aralarında en ufak bir ihtilaf, tartışma bile yaşanmamıştı.
- Benim için fark etmez. Sen neyi istiyorsan.
Her zaman hoşuna giden bu klasik cevap bu defa onu mutlu etmedi!
Hiç bir zaman kendi düşündüğünü söylemeye ihtiyaç duymuyor, kendi isteğini hiç bir zaman belirtmiyordu.
Gerçek değildi sanki o. Gerçek “o” diye biri yoktu, sadece hareket eden bir vücut vardı sanki karşısında. İradesi, isteği, ruhu olmayan boş bir vücut.
Önündeki yemek tabağını alıp, tatlı tabağını bırakırken ellerinden tutup ona
“İçindeki “ben” nerede senin? Ne yaptın ona? Nerede, ne zaman, neden terk ettin onu, nereye kilitledin? ”
diye sormak geldi içinden. Ama tuttu kendini. Yapamadı!
Birlikte yazıp, oynadıkları bu hikayede ona da kendisi gibi bir başrol vermek isteyip, istemediğinden emin olamadı.
Sustu...
Önünde duran o çok sevdiği cevizli kabak tatlısından bir çatal alıp ağzına götürdü ama her zaman aldığı o çok özel tadı bu defa alamadı...
Haşim Arıkan
Fotoğraf: Unsplash / Alex Sheldon
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder