Heyecanlanıyorsun!
Çünkü yeniden kendini önemsemeye, kendine değer vermeye başlıyorsun. Zaman içinde o kadar çok uzaklaştı(rıldı)n ki kendinden, kendine ilgi göstermek, kendin için bir şeyler yapmayı istemek heyecanlandırıyor seni. Kendin için heyecanlandığını görmekse, iyi geliyor sana...
Uyanıyorsun!
Kendi otantik benliğini, duygu doğanı hatırlıyorsun. Kendinle ilgili yıllardır başka ağızlarda aradığın cevapların, aslında hep senin içinde saklı olduğunu keşfediyorsun. Kendi gerçeğini hatırlamaya uyanıyorsun. Hatırladıkça daha iyi anlıyor, anladıkça daha çok seviyorsun kendini…
Fark ediyorsun!
Gölge tarafının da, aydınlık yanın gibi sen olduğunu. Dışladıklarının, reddettiklerinin de sana dahil olduğunu. Onları bastırarak, yok sayarak asla tam ve bütün olamayacağını fark ediyorsun. Sahiplenmenin ışığı düşüyor üzerine, gölge tarafını da artık rahatça görüp yönetebiliyorsun…
Öğreniyorsun!
Kendine sesini duyurabilmeyi. Kendini dinleyebilmeyi. Kendinden utanmadan, geçmişte olduğun sen yüzünden kendini suçlamadan yaşayabilmeyi. Kendine anlayış ve şefkat gösterebilmeyi öğreniyorsun. Kendine gösterdiğin şefkat rahatlatıyor seni ve sen artık kendi başında nöbet tutmayı bırakıyorsun…
Hissediyorsun!
İçindeki “gerçek ben” i destekledikçe, sarılmalarının çok daha sıkı, “seni seviyorum” larının çok daha güçlü olduğunu. Duygu doğana saygı göstermenin senin için ne kadar özgürleştirici olduğunu hissediyorsun. Sen gerçek duyguların güçlü enerjisiyle aydınlanınca, insanlar ışığa koşan bir pervaneye dönüşüyorlar etrafında…
Çünkü yeniden kendini önemsemeye, kendine değer vermeye başlıyorsun. Zaman içinde o kadar çok uzaklaştı(rıldı)n ki kendinden, kendine ilgi göstermek, kendin için bir şeyler yapmayı istemek heyecanlandırıyor seni. Kendin için heyecanlandığını görmekse, iyi geliyor sana...
Uyanıyorsun!
Kendi otantik benliğini, duygu doğanı hatırlıyorsun. Kendinle ilgili yıllardır başka ağızlarda aradığın cevapların, aslında hep senin içinde saklı olduğunu keşfediyorsun. Kendi gerçeğini hatırlamaya uyanıyorsun. Hatırladıkça daha iyi anlıyor, anladıkça daha çok seviyorsun kendini…
Fark ediyorsun!
Gölge tarafının da, aydınlık yanın gibi sen olduğunu. Dışladıklarının, reddettiklerinin de sana dahil olduğunu. Onları bastırarak, yok sayarak asla tam ve bütün olamayacağını fark ediyorsun. Sahiplenmenin ışığı düşüyor üzerine, gölge tarafını da artık rahatça görüp yönetebiliyorsun…
Öğreniyorsun!
Kendine sesini duyurabilmeyi. Kendini dinleyebilmeyi. Kendinden utanmadan, geçmişte olduğun sen yüzünden kendini suçlamadan yaşayabilmeyi. Kendine anlayış ve şefkat gösterebilmeyi öğreniyorsun. Kendine gösterdiğin şefkat rahatlatıyor seni ve sen artık kendi başında nöbet tutmayı bırakıyorsun…
Hissediyorsun!
İçindeki “gerçek ben” i destekledikçe, sarılmalarının çok daha sıkı, “seni seviyorum” larının çok daha güçlü olduğunu. Duygu doğana saygı göstermenin senin için ne kadar özgürleştirici olduğunu hissediyorsun. Sen gerçek duyguların güçlü enerjisiyle aydınlanınca, insanlar ışığa koşan bir pervaneye dönüşüyorlar etrafında…
Tamamen sana özel, dıştan içe doğru yaptığın bu yolculukta, her şey sana bağlı olarak, senin istediğin hızda gerçekleşiyor.
Uyanarak, öğrenerek, fark ederek, keşfederek, hissederek, kabullenerek...
Yıllardır özlemini çektiğin “sen” oldukça, bildiğin “sen”i bırakıyorsun.
Bildiğin “sen”i bıraktıkça özgürleşiyor, özgürleştikçe hayatla gerçek “sen” olarak buluşuyorsun.
Haşim Arıkan
Fotoğraf : Unsplash / Luiz Rogerio Nunes
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder