Sen sadece kahveni, çayını al ve uğra, ben her sabah 07:00'de yeni bir yazıyla buradayım.

18 Temmuz 2025

Yalnızım diye düşünme, kendimle vakit geçiriyorum diye düşün!

Yalnızlık…

Kimimizin kişisel tercihi.
Kimimizin belki mecburiyeti, belki de mahkumiyeti!

Kimilerine göre bir mahrumiyet, bir zaaf!
Kimilerine göre zaman zaman yaşanması gereken büyük bir keyif, bir lüks!

Peki ya sen!

Sen yalnızlığı nasıl bilirsin?
Sever misin onu?
Zaman zaman onu tercih edenlerden misin?

Kaçınılacak bir durum mudur senin için yalnızlık, yoksa gizli bir krallık mıdır?
Çok mu gürültülüdür senin yalnızlığın, kafanı çok mu şişirir, başını çok mu döndürür?

Yoksa yalnızlığın seni daima kendi içindeki o özel mabede mi götürür?

Yalnızlık...

İhtiyaç duyduğunda insanın kendine sarılması, başını kendi göğsüne yaslamasıdır.
Kalabalıklar içine hapsolduğunu fark ettiğinde, kendine kaçışıdır.
Kendini kendinle buluşturmak için zaman zaman başvurduğu bir yoldur. 

Bilincin koltuğu zihinden devralıp, yeni fikirlerin, düşüncelerin ilk tohumlarını attığı, geçmişi yeniden anlamlandırdığı o özel andır yalnızlık. 

Zihnin karanlık odalarını aydınlatan ilk ışık çoğu zaman insan yalnızken o odaya süzülür. Yalnızken zihinde açılan yeni bir pencere, ulaştığın yeni bir bakış açısı hayatını bir anda tertemiz bir havayla doldurur.

İnsanın kendini önemsemesi, kendine değer vermesi, kendine vakit ayırabilmesidir yalnızlık. Kendini gerçekten dinleyene, çekinmeden, dürüstçe itiraf edebilmesidir. 
Kendi içinde ki derinliği, zenginliği fark edebilmesi, içindeki bilgenin sesini daha net duyabilmesidir. 
Kendi ışığıyla kendini aydınlatabildiğini keşfetmesi, kendisinin aynı zamanda hem ustası hem de çırağı olduğunu fark edebilmesidir…

İnsanın içinde saklı hazineleri kendi kendine keşfedebilme, onları ortaya çıkarabilme sanatıdır yalnızlık...


Haşim Arıkan


Fotoğraf: Pexels / Petra Bauman
 

Hiç yorum yok: