Kapının çalan zilini duyunca seslendi mutfaktan, elindeki poşetleri mutfak masanın üzerine bırakırken.
- Geliyoruuuuuum...
Az önce siparişlerini getiren marketin çırağının yine ona para üstünü vermediğini hatırladı.
- Yine unuttun değil mi bana para üstünü vermeyi?
Gülümseyerek açtı kapıyı.
Kapıyı açmasıyla birlikte, onu karşısında görünce kala kaldı kapının önünde. İnanamadı, inanmak istemedi onu karşısında gördüğüne. Bilemedi o an da ellerini nereye koyacağını… Bilemedi o an da hangi tarafa doğru bakacağını… İki eli de fazla geldi ona. Sol eli kapının pervazına tutunmaya çalışırken, sağ eli önce yanağında sonra alnına doğru dökülen saçlarında dolaştı amaçsız, şaşkın bir halde! Bakışları kah yere kaydı, kah onun gözlerine takıldı. Yaşadığı şokun içinde hapsoldu kaldı bir süre kapının önünde, sessizce….
- Neden geldin?diyebildi sadece. Bakışları onun arkasındaki boşluğa doğru dikerek, o an da onunla göz göze gelmeye cesaret edemeyerek.
- Ne…, ne… diyeceğimi bilemiyorum. Ne işin var burada?
- Seni tekrar görmek istedim. Nasıl olduğunu merak ettim! Kim bilir kaç kere kapının önüne kadar geldim bugüne kadar, ama bir türlü o zile basmaya cesaret edemedim...
diye karşılık verdi ona kapıdaki geçmiş bir zamandan ansızın çıkagelen. Yüzünde geçmişe ait mahçup bir ifadeyle.
- Benim seni görmeye hazır olabileceğimi mi düşündün sen? Yani sen yıllar sonra böyle ansızın ortaya çıkabileceğini, gelip beni görebileceğini mi sandın? Bunca zamandan sonra çıkıp bana geleceksin ve hiç bir şey olmayacak öyle mi?
- Özür dilerim ben…., ben….., böyle düşünemedim.
- Bunca zamandan sonra hayatımı yeniden düzene sokmanın ne kadar zor olduğunu biliyor musun sen? Sen olmadan hayatımı yeniden düzene sokmanın benim için ne kadar zor olduğunu!
Daha fazla dayanamadı.
- Ne olur git. Git ve bir daha da gelme.
Kapıyı kapattı. Son kalan gücüyle sırtını kapıya dayadı. Kendini yavaş, yavaş aşağıya doğru bıraktı ve gözyaşlarına boğuldu.
Yüreğinin derinlerine sakladığı duyguların etrafı saran naftalin kokusunu duydu. “Neden” dedi. “Neden saklandın bunca yıldır, bu yakılası köprüyü içinde? Neden zamanın da yakmadın ona dair her şeyi? “
Başını göğe doğru kaldırdı. “Tanrım” dedi.
"Tam kendimi artık onu unuttuğuma inandırdığım bir zaman da, beni neden tekrar sınıyorsun sen onunla?"
Yüreğinin derinlerine sakladığı duyguların etrafı saran naftalin kokusunu duydu. “Neden” dedi. “Neden saklandın bunca yıldır, bu yakılası köprüyü içinde? Neden zamanın da yakmadın ona dair her şeyi? “
Başını göğe doğru kaldırdı. “Tanrım” dedi.
"Tam kendimi artık onu unuttuğuma inandırdığım bir zaman da, beni neden tekrar sınıyorsun sen onunla?"
Haşim Arıkan
Fotoğraf: Pexels / Rdne Stock Project
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder