Artık kabul edebiliyorum!
Evet, aldığım o ilk darbe bugünkü benin mayasıydı!
Her şey benim için tattığım o ilk acıyla birlikte başladı!
Bir acıyı, bana bir daha yaşatmamakla görevli zihnim, bu ilk acıyla birlikte hemen hareket geçti.
Onu bir daha yaşamam için, bundan sonra uygulamam gereken davranış stillerini benim için belirledi, bana yapmam ve yapmamam gerekenler için bir liste hazırladı.
Ve ben onları içselleştirene kadar, beni hep ikaz etti, bana onları sürekli hatırlattı…
Ve zihnim onlar için de yeni davranış stilleri geliştirdi, onlara dair yapmam ve yapmamam gerekenleri de listeme ekledi.
Derken o küçük çocuk bedenen büyüdü.
Zihnin onu yönlendirdiği o davranış stilleri, o listeler, artık onun ayrılmaz bir parçası haline gelmişti. Hepsi kişiliğim adını verdiği bir başlığın altında kümelenmişti.
Kişiliğim dediği şeyin aslında onu, insanların onu kabul edebileceğine, canını bir daha yakmayacaklarına inandığı küçük bir yaşam alanına kilitlediğini fark edemedi!
Kaçtığı her acının, onu, o acının ötesinde uzanan varlığını keşfetmesini engellediğini göremedi!
Bu süreçte hayattaki bir çok seçeneğin, bir daha kendini ona bir olasılık olarak sunmasına şans tanımayacak üstünü karaladığının farkına varamadı!
Zihin bağımlılığına son verip hayatın direksiyonuna bilincini bir türlü oturtamadı…
Kendisinin bir zihin değil, düşünen o zihnin arkasındaki bilinç olduğunun idrakine varamadı…
Belki de esas sorunun yaşanan acılar değil, zihnin her acı sonrası hayatına getirdiği kısıtlamalar olduğunu anlamalıydı…
Kendini acıdan korumak yerine, "acıdan korunmam gerekiyor" inancından nasıl kurtulabileceğine kafa yormalıydı…
Belki de hayatın amacının;
Bir deneyim yaşayıp, onu bir daha yaşamamak için hayatına kısıtlamalar koyarak yaşam alanını daraltmak, kendini kişiliğim adını verdiği bir hapishaneye kapatmak değil,
Bir deneyim yaşayıp, sonra yeni bir deneyim daha yaşayıp, sonra yeni bir deneyim daha yaşayıp, gitgide genişleyen halkalar halinde hayata yayılmak, nüfuz etmek, insan olmanın her halinin tadına varmak olduğunun farkına varmalıydı…
Belki de sürekli acıyla uğraşıp, hayatı yaşamayı bu kadar unutmamalıydı…
Haşim Arıkan
Fotoğraf : Unsplash / Tasha Kostyuk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder