12 Haziran 2025

Her taş, yerini buluncaya kadar ağır geliyor insana.


Zaman, zaman gördüğüm o rüyayı dün gece yine gördüm!

Rüyamda evimin bahçesi yine kazılıyordu. Toprak alt üst olmuş, bahçemin o aşina olduğum düzeni bozulmuştu. Ama bir yandan da bahçem yenileniyordu. Bir an ortaya çıkmaya başlamış bu yeni halini bakarken gülümsediğimi fark ettim.

Belki de bahçem, benim içimde yıllardır sessizce beklettiğim bir alanı temsil ediyordu.

Rüyamın, bilinç dışımın bana ne anlatmaya çalıştığını sorguladım bir süre.

Hayat bazen ansızın yüzeye çıkarıyordu yıllardır içimizde bastırdıklarımızı…

Bazen duyduğumuz bir söz…
Bazen geçmişten bize ok atan bir anı…
Bazen derinlerimize ulaşan bir bakış…
Ansızın bahçemizdeki toprağı delip geçmişin izlerini bizim önümüze seriyordu…

Ve, onca yıldır neye bastığımızı, toprağımızın altında nelerin saklandığını görmeye başlıyorduk. Bilinç dışımızdaki gerçekler bizim için artık görünür olmaya başladığında da, yetişkin bilincimizle onlarla ilgili kendi seçimimizi artık özgürce yapabiliyorduk.

Sordum kendime!

Ben neyi kazıyorum aslında?
Hangi eski anılar, hangi parçam elime geliyor, neler ortaya çıkıyor toprağımı kazdıkça, neler görünür hale geliyor, bilinç seviyeme çıkıyor artık benim için?

Bu bahçede ben bundan sonra neyi büyütmek, neyi ait olduğu yere koymak, neyi esas sahibine iade etmek, neyi öğütüp gübreye dönüştürüp yeniden toprağa kazandırmak istiyorum?

İçimden bir ses bana sesleniyor!

Bahçende gördüğün her kazı senin için bir yüzleşme, her düzenleme senin için bir davet...
Kendine daha fazla alan açmak için önce fazlalıklarını, sende sen olmayanları ayıklamalısın.

Ona gülümsüyorum ve o an fark ediyorum!

Ben aslında bu bahçeyi yeniden sevmek için kazıyorum.

Her taş, yerini buluncaya kadar ağır geliyor insana.

Ben artık bahçemdeki her taşın ait olduğu yeri bulup, onu oraya koymaya çalışıyorum.

Ve ben artık kendi toprağımla barışmak, onun üzerinde çıplak ayaklarımla özgürce dolaşıp, onun bana hissettirdikleriyle rahatlamak istiyorum.

Haşim Arıkan



Fotoğraf :  Pexels /  Ivan Oboleninov
 

Hiç yorum yok: