“Yaşamdaki gerçek haz budur, sizin tarafınızdan yüce olarak kabul edilen bir amaç için kullanılmak, doğanın bir kuvveti olmak; dünyanın sizi mutlu etmeye kendini adamadığı için şikayet eden küçük ateşli bir keyifsizlik budalası olmaktansa. Öldüğüm zaman tamamen kullanılmış olmak istiyorum.Yaşam benim için kısa bir mum değil. O benim için bu an tutma hakkını elde ettiğim muhteşem bir meşale ve ben gelecek nesillere aktarmadan önce onun alabildiğince parlak yanmasını istiyorum.”
Bir an durup düşündünüz mü?
Acaba benim meşalem ne kadar parlak yanıyor diye!
Peki ya bu yaşa kadar geldiniz, kendinizi ne kadar kullandığınızı düşünüyorsunuz?
Elinizde tuttuğunuz meşalenin daha parlak yanabilmesi, onu gelecek nesillere daha parlak devredebilmek için bir şeyler yapıyor musunuz?
Hayatınızın kalan kısmında bir insan olarak kendinizi ne kadar kullanmayı düşünüyorsunuz?
Elinizde tuttuğunuz meşalenin daha parlak yanabilmesi, onu gelecek nesillere daha parlak devredebilmek için bir şeyler yapıyor musunuz?
Hayatınızın kalan kısmında bir insan olarak kendinizi ne kadar kullanmayı düşünüyorsunuz?
Düşünüyorum!
Bir birey olarak acaba hayatın ne kadar içindeyiz, ne kadar dışındayız?
Mutluluğun hayatın içinde olmakla, mutsuzluğun hayatın dışında kalmakla ilişkisini kendimizce hiç sorguluyor muyuz?
Bir birey olarak acaba hayatın ne kadar içindeyiz, ne kadar dışındayız?
Mutluluğun hayatın içinde olmakla, mutsuzluğun hayatın dışında kalmakla ilişkisini kendimizce hiç sorguluyor muyuz?
İnsanı insan yapan değerleri sadece bilmek yeterli mi sizce?
Acaba o değerlerin ne kadarını, yaşadığımız hayatla, eylemlerimizle çevremizdeki insanlara göstermeye cesaret edebiliyoruz?
Acaba o değerlerin ne kadarını, yaşadığımız hayatla, eylemlerimizle çevremizdeki insanlara göstermeye cesaret edebiliyoruz?
Bilgi dediğimiz hazineyi zihnimizde, hep kendimize mi saklıyoruz?
Yoksa bugüne kadar ulaştığımız bilgilerin, davranışlarımızda, tavırlarımızda, tutumlarımızda ortaya çıkmalarına, hayata karışmalarına, hayatın bir gerçeği olmalarına, başka zihinlere de dokunmalarına izin mi veriyoruz?
Yoksa bugüne kadar ulaştığımız bilgilerin, davranışlarımızda, tavırlarımızda, tutumlarımızda ortaya çıkmalarına, hayata karışmalarına, hayatın bir gerçeği olmalarına, başka zihinlere de dokunmalarına izin mi veriyoruz?
Acaba varlığımızı başka insanlar için, hediye paketlerine koyabiliyor muyuz?
Düşünüyorum!
Haşim Arıkan
Fotoğraf: Unsplash / Junior Reis
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder