8 Mart 2009

Bir türlü anlamıyorsun değil mi?

Bir türlü anlamıyorsun değil mi? Bana sürekli aynı şeyleri anlatmanın, beni sana inanmam için zorlamanın, seni hiç bir zaman istediğin sonuçlara ulaştıramayacağını. Bu şekilde davranarak beni değiştiremeyeceğini... Bu arada en çok neyi merak ediyorum biliyor musun? Hani arada bana yönelttiğin sorular var ya, onların cevaplarını gerçekten duymayı istiyor musun? Sana cevap vermeye çalıştığımda beni gerçekten dinliyor musun.

Seninle düşüncelerimiz birbirinden ne kadar farklı değil mi?

Ve entresan bir şekilde ikimiz de kendi düşüncelerimizin doğru, tutarlı olduğuna iddia ediyoruz birbirimize. Hiç merak etmiyor musun nasıl oluyor da senden bu kadar farklı düşünebiliyorum diye? Nasıl oluyor da senin gördüklerini bir türlü göremiyorum diye? Acaba bana benim göremediğim neyi anlatmak istiyor olabilir diye düşünüyor musun hiç? Tartışmaların tek amacı karşımızdakine mesajımızı vermek, ona doğruyu göstermek midir? Karşı tarafı dinlediğimiz de onun inandığı masalı, iddia ettiği düşünceleri kabul etmiş mi oluruz sence?

Ne kötü değil mi?

İnsanların değişim sürecine girmeden önceki en önemli ihtiyacının duyulduğunu hissetmek olduğunu bilemememiz, bunu bir türlü fark edemememiz. Karşımızdaki insana kendisini ifade edebilme şansı verdiğimizde, ona gerçekten dinlendiğini hissettirebildiğimizde, onun da bizi can kulağı ile dinlemeye başladığını göremememiz. Böyle davrandığımızda da, çoğu zaman ortada tartışılacak herhangi bir sorun kalmadığını bir türlü deneyimleyemememiz.

Ne dersin?

Acaba bir gün, birbirimizi yargılamadan, birbirimize çözümler üretmeden, sadece merak ettiğimiz ve sadece birbirimize ne anlatmak istediğimizi öğrenmek için, birbirimizi dinleyebilir miyiz? Birbirimizi gerçekten dinlediğimizde, kendi düşüncelerimizin, inandığımız masalların da artık eskisi gibi olmadığını bir gün fark edebilir miyiz? Seninle...

08 Mart 2009
Haşim A.

9 yorum:

-mka- dedi ki...

Hayırlı kandiller..

Bugün ettiğiniz tüm duâlar(ınız) kabul olunsun, inşaallah..

-mka-

Uzağa Giden Kadın dedi ki...

Varlığını öteki üzerinden sürdürmeye bağımlı olmak bu. Kendi gücünü görüp, varolabilme. D'inlemek! Kelime oyunları ne tuhaf değil mi... İçinde ses olan bir sessizik hali.
Susmak bile konuşmanın kokusuyken, ötekini anlayabilmek için yanyana gelmek. Kendinden geçmek mi sahiden? İnsa kendine gelmeli önce ki ötekini yaşasın. Kendinden uzak iletişim ancak bu kadar oluyor..

Kalem sahibi yazsın, Uzağa Giden gelir gider... Blogumun yeni yüzüyle ilgilendiğimden bir kaç gündür sessizdim. Yoksa çok inandığım masal var... HALA!

Selam ve dostlukla..

Evren dedi ki...

anlıyorum da, doğam gereği almaza yatıyorum. farkına varırız da, o günden sonra biz olur muyuz bilemedim.
nazik kutlama mesajın için teşekkürler. erkekler olmasa kadınlar bu kadar yaratıcı olamaz dı herhalde :)

Belgin dedi ki...

Insanligin en büyük sorunu galiba bu, birbirini dinlemeden, dinliyormus gibi yapmak. Dedigin gibi birbirimizi, cözüm üretmeye kalkmadan, daha sonuna kadar dinlemeden, sorgulamaya/yargilamaya kalkmadan, dinlemeyi bir ögrenebilsek.... galiba bir cok problem ortadan kalkacak.
Gene cok düsündürücü bir yaziydi, bundan sonra uygulamaya ugrasacagim, tesekkürler.
Bekliyorum yeni yazilarinizi:)Bazen yazilarinizi okuyunca, söyliyecek bir sey bulamiyorum, cünkü söylenmesi gerekenleri öyle güzel dile getiriyorsunuz ki....

Sevgiler

Filiz Benera dedi ki...

Keşke demesek diyoruz ama ben keşke diyerek söze başlamak istiyorum.
Keşke insanlar seslerini duyurmak isterken duyması gerekenler duysa
Keşke farklı düşüncelere sahip kişilerde birbirine sadece dinlese, kabul etmesede.
Keşke dinlemenin bile yetebileceğini bilse, dinlediğinde incilerinin dökülmeyeceğini anlasa,
Keşke dinlediğinde karşıyı mutlu ettiğini bilse. Dinlediğinde diğerinin de onu dinlemeyi becerebildiğini görse,
Keşke, keşke.....
Keşkeler olsa dediğiniz gibi ortada tartışacak konu kalmaz..
Keşke herkes dediğiniz gibi birbirini "gerçekten" dinlese, dinler gibi yapmasa.....
İnandığımız masalların eskisi gibi olmadığını anlar ve diğerinin masallarında da bir şeyler arar..

Venüsten gelen kadın, Dünya Kadınlar Günümüzü unutmadığınız için size teşekkür ediyor..

Sevgiyle kalın, dost kalın...

Witchie of Stars dedi ki...

Karşındakini dinliyormuş gibi yapıp aslında susmasını bekleyerek konuşma sırasının sana gelmesini istemekten farklı olarak gerçekten dinlemek...kimi insanlar için imkansız, kimileri için de çok zor..

tutsak dedi ki...

:)
Sevgiler...

Nilambara dedi ki...

Epiktetos'un çok sevdiğim sözü;
"Tanrı bir ağız, iki de kulak yaratmış. O halde bir defa konuşun iki defa dinleyin"

Dinlemeyi öğrendiğimizde çok şeyi de öğrenmiş oluyoruz galiba...
ve kendini dinleyemeyen, ne yazık ki başkalarını hiç dinleyemiyor ya da anlayamıyor :)

madem ki güzel sözlerle başladık, Mevlana'nın güzel bir sözü ile de bitirelim;
"siz ne söylerseniz söyleyin karşınızdakinin anladığı kadarsınız"
ve dinleyebildiği kadar :)

sevgiler,

MeaCulpa dedi ki...

-mka-@ Çok teşekkürler. Sizinde geçmiş kandiliniz mubarek olsun efendim. Sevgilerimle:))

Uzağa Giden Kadın@ Yeni blogunuzu çok beğendim. Çok güzel olmuş. Sevgilerimle:))

Evren@ Çok teşekkürler Evren. Sevgilerimle:))

Belgin@ Çok teşekkürler. Beğenileriniz beni mutlu ediyor. Sevgilerimle:))

Filiz@ Yol uzun daha keşfedilecek çok şey, içimizde bitmemesi gereken bir umut her zaman var değil mi. Sevgilerimle:))

Witchie of Stars@ Bazı şeyler dediğiniz gibi zordur. Önce insanın onu istemesi gerekir değil mi? Sevgilerimle:))

tutsak@:))sevgiler

Nilambara@ Çok teşekkürler bu güzel sözler için. Sevgilerimle:))