Zaman, zaman gördüğüm o
rüyayı dün gece yine gördüm!
Rüyamda evimin bahçesi yine kazılıyordu. Toprak
alt üst olmuş, bahçemin o aşina olduğum düzeni bozulmuştu. Ama bir yandan da
bahçem yenileniyordu. Bir an ortaya çıkmaya başlamış bu yeni halini bakarken
gülümsediğimi fark ettim.
Belki de bahçem, benim içimde yıllardır sessizce
beklettiğim bir alanı temsil ediyordu.
Rüyamın, bilinç dışımın bana ne anlatmaya
çalıştığını sorguladım bir süre.
Hayat bazen ansızın yüzeye çıkarıyordu yıllardır
içimizde bastırdıklarımızı…
Bazen duyduğumuz bir söz…
Bazen geçmişten bize ok atan bir anı…
Bazen derinlerimize ulaşan bir bakış…
Ansızın bahçemizdeki toprağı delip geçmişin
izlerini bizim önümüze seriyordu…
Ve, onca yıldır neye bastığımızı, toprağımızın
altında nelerin saklandığını görmeye başlıyorduk. Bilinç dışımızdaki gerçekler
bizim için artık görünür olmaya başladığında da, yetişkin bilincimizle onlarla
ilgili kendi seçimimizi artık özgürce yapabiliyorduk.
Sordum kendime!
Ben neyi kazıyorum aslında?
Hangi eski anılar, hangi parçam elime geliyor,
neler ortaya çıkıyor toprağımı kazdıkça, neler görünür hale geliyor, bilinç
seviyeme çıkıyor artık benim için?
Bu bahçede ben bundan sonra neyi büyütmek, neyi
ait olduğu yere koymak, neyi esas sahibine iade etmek, neyi öğütüp gübreye
dönüştürüp yeniden toprağa kazandırmak istiyorum?
İçimden bir ses bana sesleniyor!
Bahçende gördüğün her kazı senin için bir
yüzleşme, her düzenleme senin için bir davet...
Kendine daha fazla alan açmak için önce
fazlalıklarını, sende sen olmayanları ayıklamalısın.
Ona gülümsüyorum ve o an fark ediyorum!
Ben aslında bu bahçeyi yeniden sevmek için
kazıyorum.
Her taş, yerini buluncaya kadar ağır geliyor
insana.
Ben artık bahçemdeki her taşın ait olduğu yeri
bulup, onu oraya koymaya çalışıyorum.
Ve ben artık kendi toprağımla barışmak, onun üzerinde
çıplak ayaklarımla özgürce dolaşıp, onun bana hissettirdikleriyle rahatlamak
istiyorum.
Haşim Arıkan
Fotoğraf : Pexels / Ivan Oboleninov