9 Ekim 2011

İtiraf ediyorum...



Yaşadım.
Yaşıyorum.
Bazı şeylerde başarılı oluyorum.
Bazılarında ise başarısız.
Bazen çok güçlüyüm.
Bazen de zayıf.
Bazı şeyleri doğru, bazılarını yanlış yapıyorum.
Bazı şeyler yolunda giderken, bazıları korkunç bitiyor.

Zaman zaman düşüncelerimin önüne geçebilsem de.
Çoğunlukla düşüncelerimin ardında kalıyorum.
Bilmediklerimin esiriyim.
Bildikleriminse efendisi.

Kişiliğim adını verdiğim, özel bir hapishanede yaşıyorum.
Duvarlarını, kendime dair beynimde yarattığım imajlar oluşturuyor.
İçimde yaşadığım onca karmaşaya rağmen, kendimden, hep açık ve net ifadelerle, bütünlük taşıyan bir nesneymiş gibi söz ediyorum.
Öte yandan dışarıda başka bir ben var, evde başka bir beni yaşıyorum.

Sürekli özgürlükten dem vuran iflah olmaz bir sansürcüyüm.
Zihnimde yarattığım yargıç sayesinde, geçmişin şartlandırmalarıyla neyi yapıp, neyi yapmamam gerektiğini, neyi bastırıp, neyi bastırmamam gerektiğini, daha ilerilere nasıl gidebileceğimi sürekli kendime dikte edip duruyorum.

Bazı sorulara gelince ise hep tökezliyorum.
Düşüncelerim mi duygularıma bir anlam veriyor?
Duygularım mı düşüncelerimi yaratıyor bir karar veremiyorum.
Arzularım beni ısrarla kendilerine doğru çekerken, bırakmıyor beni bir türlü korkularım.
Ne korkaklığımı, ne de sevgi isteğimi belli edebiliyorum.
Kimi zaman haz ve zevk anılarımın beni götürdüğü, arzular denizinde yüzüyorum.
Kimi zaman acı ve ızdırap anılarımın yarattığı korku bataklığında boğuluyorum.

Sürekli düşünüyorum.
Çokluğum mu beni bu kadar zorluyor, yoksa azlığım mı bu kadar yoruyor?
Bütün bu yaşadıklarım bendeki eksiklikten mi, yoksa fazlalıktan mı kaynaklanıyor?

Aslında sadece, derinlemesine yaşamak istiyorum hayatı.

Gerçeklik üzerine düşüncelerimi değil, gerçekliği deneyimlemek...
Bana sunulan inanç sistemini hiç sorgulamadan kabul etmek değil, yaşayarak bilinene çevirmek...
İnanmak için önce hissetmek istiyorum.

Kim olduğumun daha fazla bilincine varmak istiyorum.
En insani yönlerimi cesurca sergileyebilmek.
Darbe alıp, kırılıp, yaralandıktan ya da kaybolduktan sonra bile yeniden sevebilmek.
Risk alıp yanılıp, başarısız olup, red edilsem bile tekrar denemek.

Yaşadığım herşeyi sevgiyle kucaklayabilmek istiyorum.
Onları bu bedende kaynaştırıp, onlardan muhteşem bir bütün oluşturabilmek.

Ve o gün geldiğinde;
Kendimi hala doğuramamış olmayı değil,
Kendini tamamen kullanmış bir insan olmanın hazzını hissetmek istiyorum.

6 Ekim 2010
Haşim Arıkan

Fotograf: Yes man

12 yorum:

ali zafer sapci dedi ki...

Keyifle okunan bir paylaşım. Teşekkürler.

kara kitap dedi ki...

bu kadar çok iç hesaplaşma sizi yormuyor mu ben bazen çok yoruluyorum ve beynim sussun istiyorum.

MeaCulpa dedi ki...

Zaman zaman evet düşüncelerimden ben de yoruluyorum. Ama onları yazmak daha farklı bir duygu benim için, o bir keyif oluyor, farklı zamanlardaki sorgulamaların bir bileşkesi oluyor yazılarım, büyük bir kısmı kabullenilmiş, hazmedilmiş...

adımadsız dedi ki...

Merhabalar Haşim Bey, bir iki gündür yazılarınızı açıkcası keyifle okuyorum, yazmış olduğunuz ve yazacak olduğunuz diğer yazılarınızı da okumaktan aynı keyfi alacağıma eminim. Dikkatimi çeken bir nokta var, izninizle bunu sizinle paylaşmak istiyorum. Şu an itibariyle 382 izleyiciniz var, 2010 yılı içindeki yazılarınıza yorum yazanların sayısı, iki elin parmaklarını hiç geçmemiş. Bu yazınıza yorum yapanların sayısı sadece 2! Ne hissediyorsunuz? Ne düşündüğünüzü değil ne hissettiğinizi soruyorum! Mümkünse tek, değilse en fazla bir iki kelime ile! İyi günler dilerim...

beenmaya dedi ki...

Yaşadım. Ve hala yaşıyorum da. Çok diyemem; kendi ellerimle hiçliğe dönüştürdüklerim varken. Ve hiç de diyemem; çokluğun farkına yeni yeni varabiliyorken. Öğrenmek ve büyümek böyle bir şey sanırım. Geçenlerde bir arkadaşın bana sorduğu soru gibi; sahi sen ne zaman büyüdün? Ve benim ona verdiğim cevap; ben hala ve her gün büyüyorum çünkü hala ve her gün öğreniyorum.

MeaCulpa dedi ki...

Merhaba:)Açıkcası benim için önemli olan okunuyor olmak. Onu da sitedeki sayaçlarımdan takip edebiliyorum. Eğer okunmuyor olsaydım o zaman belki yazılarımı paylaşmaktan vazgeçebilirdim. Saygılarımla...

adımadsız dedi ki...

Sorumun cevabını aldım Haşim Bey, teşekkür ederim, saygılarımla...

adımadsız dedi ki...

Bu arada, sizi gördüğüme sevindim, hoşgeldiniz :)

Unknown dedi ki...

bu yazılara ne soylenebılırkı
kendısıyle hesaplasamayan ınsanlar
yığını olduğu sureçte
yureğınıze saglık.

MeaCulpa dedi ki...

Teşekkürler...

Unknown dedi ki...

güzel yazi.. keyifli..

Rüzgarın Dansı dedi ki...

okumaktan keyif aldıgım ender yazılardan... yureginize saglik