Düşündünüz mü hiç?
Neden çevremize karşı bu kadar yargılayıcı ve tepkiseliz?
Gerçekten onların bize karşı olan davranışlarına, bize söyledikleri sözlere mi acaba bu tepkimiz?
Yoksa o davranışların, o sözlerin duygusal yaralarımıza, hassas bölgelerimize, incinmişliklerimize dokunması, canımızı yakmasına mı bu tepkimiz?
Neden duygusal yaralarımızla, incinmişliklerimizle yüzleşmek istemeyiz?
Neden onlar hakkındaki esas gerçeği bilmeyi, onu kabullenmeyi hep red ederiz?
Oysa kabulle, gerçekle yüzleşmekle, başlayıp, affetmekle son bulmaz mı bizim duygusal iyileşme sürecimiz?
Neden affedilmeyi hak etmez ki, bizim geçmişimiz?
Affetmek için tek başına bile yeterli değil midir kendimize olan sevgimiz?
Kendimizi yeterince sevemediğimiz için mi, geçmişi affetmeyerek, yaşadıklarımızın bedelini kendimize tekrar tekrar ödetiriz?
Yaşam bizden birşeyler almaya çalışırken neden ona teslim olmak yerine, onunla inatlaşmayı seçeriz?
Alıyormuş gibi görünse de, aslında hep bize kattığını, neden fark edemeyiz?
Onunla inatlaştıkça daha fazla yaralanıp, daha fazla incinmez mi duygusal bedenimiz?
Her gün oluşan yeni yaralarımızla, daha da artmaz mı çevremize tepkiselliğimiz?
Ne dersiniz?
Belki de esas sebep;
Geçmişi serbest bırakmanın, andan keyif almak olduğunu keşfedememiz!
07 Ocak 2009
Haşim A.
7 yorum:
Gecmısı serbest bırakmak.. Bıze acı veren olaylarımızla yuzlesmek.. Bu konuda ben de basarılı degılım sanırım..
Mesela annemı kaybettıgım donemın son gunlerı ne zaman gelse aklıma.. bır turlu yuzlesemıyorum onun acı cekısı gelıyor aklıma( kanserdı ) ve kendı caresızlıgım gelıyor anında savunma mekanızması devreye gırıyor ve ızın vermıyor bıle dusunmeme sılıyorum anında dusunmemeye calısıyorum.. Bu ve benzerı olayların ustunu orttukce belkı anlık uzuntuden uzak tutuyor bızı bu durum.. Ama buyuk bı tehlıkesı de var
Hep taze kalıyor.. Belkı az kanatsak o yarayı zamanla daha az acıycak ıcımız.. Ben 2 seneyı aşmasına ragmen hala dun kadar taze tutuyorum. Unutmak elbette kı mumkun degıl.. Ama bu kadar taze tutmak ta ınsanı yıpratıyor.
ben geçmişimi bir sandıkta saklıyorum tüm hatalarımı yanlışlarımı doğru yaptıklarımı...sonra yeni düştüğüm her yolda başım sıkıştımı bir bir çıkarıyorum o geçmişi ve diyorum ki bak burda böyle bir durumda böyle yaptın sonucu bu oldu , ozaman bunu yapma bakalım nasıl bir sonuç elde edeceksin...ben böyle aptıkça hayat daha bir neşeli hal alıyor daha bir çekilir hale geliyor...
affetmeyi bilmezsek bu patates çuvalları hayatımız boyunca bizi yalnız bırakmayacak...
patates çuvalları ne mi:)
"affetmek" ile ilgili bir yazım vardı benim de bir göz atmanızı tavsiye ederim,
sevgiler.
ilk önce kendımızı affedelim.yaptıgımız hatalara hayıflanmadan...hatalar her zaman yapılıyor..önemli olan affetmek...bunu başaralım..
ful yapraklarının dedıgı gıbı sırtımızdaki patates çuvallarını atalım..hayata gülümseyelim...bizim içinde dogar güneş bir gün unutmayalım...
"Kendimizi yeterince sevemediğimiz için mi, geçmişi affetmeyerek, yaşadıklarımızın bedelini kendimize tekrar tekrar ödetiriz?"
evet bence böyle. Yaptığımızın, söylediğimizin, söylemeyişimizin vs vs vs yanlış olduğunu biriz ama artık çoğu zaman bunu düzeltmek mümkün değildir. bu durumda kendimizi affetmeyip acı çektirerek sanki bi bakıma borcumuzu öderiz geçmişe ve belki de vicdanımızı rahatlatırız.
bu acıyı en derininden yaşadım. yüreğimin kor olup yandığını hissettim pişmanlıktan. geceleri hep o vicdan azabı ile uyandım. perdelerin arkasında ağladım uzun süre. en sonunda ağlayacak gücüm kalmayıp, belki de fiziksel olarak gözyaşlarım tükendiğinde durdum ve düşündüm: geçmişi geri alamam, özür dileyemem ikisi de öldüler ama aynı hataları başkalarına yapmayabilirim, belki o zaman beni affederler ya da daha doğrusu ben kendimi affederim dedim.
bir kitapta okumuştum. tanrı sisi ancak siz kendinizi affettiğinde affedermiş. çok etkilenmiştim bu sözden.
peki affettim mi kendimi? af diye bişey olmadığını anladım. çünkü yaptıklarınızı yok edemezsiniz, benimkiler geri dönüşümsüz hatalardı, ancak bu acının beni dönüştürmesine izin verdim ona takılmayıp içinden geçmeye çalıştım. biliyorumki onlar bana zaten hiç kırılmadılar. ben+pişmanlık=yeni bir benle sonuçlandı. Artık af beklemiyorum, yanlış yaptığımı biliyorum, geçmişi geri çeviremem, yok sayamam....sadece yenilerini yapmamaya gayret ediyorum.
buarada bekliyorum, ne zamandır yeni birşey yazacakmısın diye. ellerine sağlık, herzamanki gibidolu doluydu.
Teşekkürler Haşim; gene ben de bir soru sen de bir cevap olmuş yazın.Ve gene altı çizilesi bir cümle: yaşadıklarımızın bedelini kendimize tekrar tekrar ödetiriz?
Teşekkürler ve sevgiler...
Olay budur. Andan keyif almak.
Yorum Gönder