İnsan, içinde olduğu an’ı hakkını vererek dolu dolu yaşayabilse, bütün farkındalığını sadece yaşadığı an’a verip, onu iliklerine, kemiklerine kadar emebilse, yaşanana dair zihninde eksik ya da yarım bir şey kalır mı?
Yaşadıkları onun için mazi olduğunda, o an’a yeniden dönmeye ihtiyaç duyar mı?
İnsanı sürekli geçmişe döndüren şey, aslında an’ı yaşarken eksik ya da yarım bıraktıklarını sonradan tamamlama çabası mıdır?
İnsanı geçmişe mahkum eden şey, geçmişte eksik veya yarım bıraktıkları, isteyipte yaşayamadıkları mıdır?
Düşünüyorum.
Düşünüyorum.
Bütün benliğimizle yaşadığımız an’ın içindeyken, yaşadıklarımızı iliklerimize kadar yoğun bir şekilde hissederken, aklımıza hiç geçmiş acısı, gelecek kaygısı gelebilir mi?
Yaşağımızın yoğun coşkusu içimizi doldururken beynimizde, yüreğimizde onlara yer hiç kalabilir mi?
Yoksa bir ömür boyu aradığımız gerçek mutluluk, arzuladığımız gerçek
Yoksa bir ömür boyu aradığımız gerçek mutluluk, arzuladığımız gerçek
özgürlük, tüm farkındalığımızla, “şimdi ve burada” dolu, dolu yaşadığımız an da mı saklı?
17 Eylül 2008
Haşim Arıkan
17 Eylül 2008
Haşim Arıkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder