“Dostuz artık değil mi?” diye sordu ona sıkısıkı sarılırken.
O ise onun kalbinin sesini duydu ve öylece durdu. Bir kalp, bir dost için böyle çarpmazdı biliyordu!
Küçük bir kağıt parçası üzerine yazdığı telefon numarasını ona uzatırken, gözlerinin derinlerine doğru baktı ve “Ararsın beni değil mi?” diye sordu.
Küçük bir kağıt parçası üzerine yazdığı telefon numarasını ona uzatırken, gözlerinin derinlerine doğru baktı ve “Ararsın beni değil mi?” diye sordu.
O ise gözlerindeki o ışıltıya baktı ve hiç bir şey diyemedi, sadece sustu. Gözler bir dosta böyle bakmazdı biliyordu!
Gülümsedi ve “Hoşçakal” dedi. Biraz uzaklaştı. Tekrar döndü ve ona bir kez daha gülümsedi.
Gülümsedi ve “Hoşçakal” dedi. Biraz uzaklaştı. Tekrar döndü ve ona bir kez daha gülümsedi.
O ise onun yüzüne bir kez daha bakamadı. Bir dost, bir dosta böyle gülümsemezdi biliyordu!
O zaman bir kez daha anladı. Sözlükler koskoca bir yalandı. Sözcüklere kullananlar istedikleri anlamı katardı. Aslında ikisi de kendi tanımlarına göre “bir dost” aramıştı.
O onun aramasını bekledi.
O ise o günden sonra hiç bir zaman arayamadı.
Ne onun ziyaretçisi olabildi, ne de yanında refakatçi kaldı.
18 Ocak 2008
Haşim A.
O zaman bir kez daha anladı. Sözlükler koskoca bir yalandı. Sözcüklere kullananlar istedikleri anlamı katardı. Aslında ikisi de kendi tanımlarına göre “bir dost” aramıştı.
O onun aramasını bekledi.
O ise o günden sonra hiç bir zaman arayamadı.
Ne onun ziyaretçisi olabildi, ne de yanında refakatçi kaldı.
18 Ocak 2008
Haşim A.
1 yorum:
Sorumluluk ister sevgili ya da refakatçi olmak da... Sorumluluk ister bir insana el uzatmak. Sevgiler...
Yorum Gönder