Tedirgin bir halde evin içinde dört dönüyordu. Elinden bir türlü bırakamadığı cep telefonunun arama tuşuna inatla bir kez daha bastı. Aradığınız kişiye şu anda........ “Allah kahretsin! Neden? Neden, aramıyorsun beni? Neden kapalı bu telefon?” Bir sigara daha yakıp, odanın içinde bir müddet daha huzursuz bir şekilde dolaşmaya devam etti. Tam artık sakinleşmesi gerektiğini kabullenmek üzereyken, iç sesinin konuşmaya başlamasıyla birlikte, kendini boş bir çuval gibi hemen yanındaki koltuğa bıraktı.
“Biliyor musun?” dedi iç sesi “ Sen bir bağımlısın. Sevdiğini söylediğin kadın bile, senin bağımlılığa olan düşkünlüğünün bir göstergesi. Üstelik bu bağımlılığının senin iradeni, varlığını, var olma gücünü azalttığının farkında bile değilsin.”
Sustu cevap vermedi ona. Kendini onunla tartışacak güçte hissetmiyordu. Sadece onun bir an önce susmasını diledi içinden. Ama aslında o da biliyordu bu dileğinin bir işe yaramayacağını, bir kere konuşmaya başladı mı anlatmak istediklerini bitirmeden susmayacağını. Nitekim kaldığı yerden devam etti konuşmaya.
“Yaşamındaki herşey, senin eksikliğinin bir bildirgesi. Senin gibi daha kendini tam anlamıyla sevmeyi becerememiş biri nasıl olurda başka birine seni seviyorum diyebilir ki? Onu sevmenin esas nedenini sen de çok iyi biliyorsun aslında. Aradığın, peşinden koştuğun sevgiyi, mutluluğu sana onun verebileceğini düşünüyorsun hala değil mi? Gerçekten inanıyor musun sen buna? Hala fark edemedin. Sevgi ve mutluluk için başkalarının enerjisine ihtiyacının olmadığını. İçinde var olan o harika kaynağı. Tek yapman gereken onunla iletişime geçmek. Sen bu haldeyken, sevdiğini söylediğin o kadınlar seninle neden birlikte oluyor biliyor musun? Sen kendini sevmeyi hala bir türlü beceremediğin için. Senin yüreğinde asla keşfetmek istemediğin yerleri ortaya çıkarmak ve onları bütün çıplaklığıyla senin gözlerinin önüne sermek için. Biliyor musun? Ren geyikleri de, senin gibi kendilerini çılgına çeviren misk kokusunu dışarıda boşu boşuna arar dururlar. En sonunda da, o muhteşem kokunun aslında kendileri tarafından üretildiğini hiç bilemeden bir gün ölümle buluşurlar.
Bir gün içindeki o harika kaynakla iletişim kurup, kendini tam anlamıyla sevebilmeyi, kendi kendine mutlu olabilmeyi öğrendiğinde, hayatını başkalarından beklentin olmadan, belli sonuçlara ihtiyaç duymadan yaşamaya başlayacaksın. İşte o zaman kendini eksiksiz ve bütün olarak hissedip, başkalarına bağımlı olmaktan kurtulacaksın. Gerçek ve sınırsız aşkı , aynı zamanda da gerçek özgürlüğü esas o zaman tadacaksın.”
Çalan telefonunun sesi, iç sesini susturup onu tekrar kendine getirmişti. Telefonu eline aldı. Gözleri ekranda onun adını okurken, baş parmağı bir süre açma ve meşgul tuşları arasında kararsız bir şekilde dolaştı. En sonunda….
15 Aralık 2008
Haşim Arıkan
“Biliyor musun?” dedi iç sesi “ Sen bir bağımlısın. Sevdiğini söylediğin kadın bile, senin bağımlılığa olan düşkünlüğünün bir göstergesi. Üstelik bu bağımlılığının senin iradeni, varlığını, var olma gücünü azalttığının farkında bile değilsin.”
Sustu cevap vermedi ona. Kendini onunla tartışacak güçte hissetmiyordu. Sadece onun bir an önce susmasını diledi içinden. Ama aslında o da biliyordu bu dileğinin bir işe yaramayacağını, bir kere konuşmaya başladı mı anlatmak istediklerini bitirmeden susmayacağını. Nitekim kaldığı yerden devam etti konuşmaya.
“Yaşamındaki herşey, senin eksikliğinin bir bildirgesi. Senin gibi daha kendini tam anlamıyla sevmeyi becerememiş biri nasıl olurda başka birine seni seviyorum diyebilir ki? Onu sevmenin esas nedenini sen de çok iyi biliyorsun aslında. Aradığın, peşinden koştuğun sevgiyi, mutluluğu sana onun verebileceğini düşünüyorsun hala değil mi? Gerçekten inanıyor musun sen buna? Hala fark edemedin. Sevgi ve mutluluk için başkalarının enerjisine ihtiyacının olmadığını. İçinde var olan o harika kaynağı. Tek yapman gereken onunla iletişime geçmek. Sen bu haldeyken, sevdiğini söylediğin o kadınlar seninle neden birlikte oluyor biliyor musun? Sen kendini sevmeyi hala bir türlü beceremediğin için. Senin yüreğinde asla keşfetmek istemediğin yerleri ortaya çıkarmak ve onları bütün çıplaklığıyla senin gözlerinin önüne sermek için. Biliyor musun? Ren geyikleri de, senin gibi kendilerini çılgına çeviren misk kokusunu dışarıda boşu boşuna arar dururlar. En sonunda da, o muhteşem kokunun aslında kendileri tarafından üretildiğini hiç bilemeden bir gün ölümle buluşurlar.
Bir gün içindeki o harika kaynakla iletişim kurup, kendini tam anlamıyla sevebilmeyi, kendi kendine mutlu olabilmeyi öğrendiğinde, hayatını başkalarından beklentin olmadan, belli sonuçlara ihtiyaç duymadan yaşamaya başlayacaksın. İşte o zaman kendini eksiksiz ve bütün olarak hissedip, başkalarına bağımlı olmaktan kurtulacaksın. Gerçek ve sınırsız aşkı , aynı zamanda da gerçek özgürlüğü esas o zaman tadacaksın.”
Çalan telefonunun sesi, iç sesini susturup onu tekrar kendine getirmişti. Telefonu eline aldı. Gözleri ekranda onun adını okurken, baş parmağı bir süre açma ve meşgul tuşları arasında kararsız bir şekilde dolaştı. En sonunda….
15 Aralık 2008
Haşim Arıkan
4 yorum:
çok tanıdık geldi bu oykü sanki çok iyi tanıdığımı zannedip hiç tanımadığım beni bana anlatıyor tarzındaydı...Zaten en büyük sorunumuz değil mi kendini sevememek...
Kalemine sağlık...
En sonunda, bir gün meşgule çevirecek gücü olması umudunu içinde saklı tutarak açma tuşuna bastı. Kendini sevmeyi becerecek gücü buluncaya kadar o kadına tutunmaya devam edecekti. Telefonu kapattı. Soğuk bir duş, günü kaldığı yerden devam ettirmesi için etkili olurdu. Soyundu. Gözü aynadaki yüze takıldı. Tanıdıkdı yüz. Aynaya yaklaştı. Kendini sevmemekte ne kadar da haklıydı. Tam bir düş kırıklığı dedi. SEN TAM BİR DÜŞ KIRIKLIĞISIN diye yüksek sesle bağırdı. İç sesi bu seslenişe kayıtsız kalamadı.
"En sonunda... En sonunda doğru bir cümle ile başladın. Hadi şimdi kim için ve neden bir düş kırıklığısın onu bul."
İç sesi hiç olmadığı kadar cesaretlendiriciydi.
Küvetin kenarına oturdu.
Şapkasını önüne koydu. Yüksek sesle tekrarladı. KİM İÇİN VE NEDEN BİR DÜŞ KIRIKLIĞIYIM Kİ BEN KENDİMİ BİR TÜRLÜ SEVEMİYORUM.
Sevgiler...
valla şahane olmuş, elinize sağlık. okudukça insan bi kendine bakıyor.
Çok teşekkürler okuduğunuz ve yorumladığınız için. Bu aralar işte biraz yoğundum cevap yazma fırsatı bulamadım maalesef yorumlarınıza. Arada sadece kafamı dağıtmak için yeni bir şeyler yazmaya çalıştım:(( Sevgilerimle:))
Yorum Gönder