21 Aralık 2008

Hiç bir zaman...

Biliyorum çok zor!
Değişmek kolay bir şey değil.
Herkes de benim gibi düşünüyor zaten.
Lafa gelince kolayda…
Ben yapamam.
Ben beceremiyorum.
Daha önce de denedim olmuyor.
Bir süre sonra insan tekrar eskiye dönüyor.
Sokma akıl dokuz adım gidermiş zaten.
Bir insan yedisinde neyse yetmişinde o oluyor.
Yine vazgeçerim.
Hem benim için artık çok geç.
……

Düşününce, ne çok sebep var değil mi değişmemek için?
Değişim fikrini engellemek, onu sabote etmek için.
Başımıza gelenleri gögüsleme şeklimizi, onları algılama biçimimizi değiştirmemek için.

Peki biz değişemiyorsak, sürekli sikayet ettiğimiz hayatımız değişiyor mu?
O da değişmiyorsa, onunda değişmesi çok zorsa, o zaman neden bundan sürekli şikayet edip duruyoruz? Şartlı refleks mi bu yaptığımız?

Yoksa bizler kurban mıyız?
Yaşadıklarımızın kurbanı!
Ya da hayat bizim başımıza gelen talihsiz bir olay!

Belki de herşey bizim hayatımız üzerinde çok fazla kontrol sahibi olmak istememizden kaynaklanıyor. Bir fren, bir gaz derken, kendimizi serseme çeviriyoruz. Sürekli kontrol peşinde koşmaktan, deneyimlerimizin tadını bir türlü çıkaramayıp, onların bizlere ne anlatmaya çalıştıklarını ıskalıyoruz. Ne sevebiliyoruz, ne affedebiliyoruz, ne de özgür bırakabiliyoruz. Ne kendimizi, ne de karşımızdakileri…

Sanırım Dr.Harry Alder haklı (a). Bizler onun bahsettiği, beynimizde zamanla oluşan o yağmur kanallarına yenik düşüyoruz. Beynimize yağan düşüncelerin zaman içinde oluştuğu o kanallar yüzünden, bir türlü “yapamam”dan, “yapabilirim”e geçemeyip, kendimizi hep aynı masalın içine kıstırıyoruz? Belki de dünya olduğu haliyle mükemmel, bunu bir türlü biz fark edemiyoruz!

21 Aralık 2008
Haşim A.


(a) NLP konusunda uzman olan Dr.Harry Alder, başımıza gelen olayların niteliğinin, bizim onları yorumlayış şeklimize göre değiştiğini söylüyor. Ve bunun zamanla oluşan bir alışkanlığın sonucunda gerçekleştiğinden bahsediyor. "Yağmur yağdıktan bir süre sonra toprağın üzerinde yağmurun ilerleyeceği kanallar oluşur. Daha sonraki yağmurlarda sular hep bu kanallardan akar. Beynimizde de bu tür yağmur kanalları vardır. Herkesin beynine aynı yağmur yağar fakat ayrı kanallara gider.



7 yorum:

Adsız dedi ki...

Yaşam büyük bir sahne, bizler kendi yaşamlarımızın başrol oyuncularıyız.
Yeryüzü denilen kocaman sahnede inişler ve çıkışlarla bize dağıtılan rolleri,en iyi şekilde oynama çabasındayız. Bazen bu iniş ve çıkışlarda değişmemiz gerektiğini farkediyoruz. Önce kendimize bunu yapabileceğimizi inandırıp,sonrada yüksek sesle konuşarak çevremizdekilere duyuruyoruz.Ama sadece lafta! Uygulamaya gelince kocaman bir balon yavaş yavaş sönüyor.
Lafta kalan uygulamaya geçiremediğimiz, değiştiremediklerimiz için bahane bulma ve şikayetlerin ardına sığınma zamanı zamanı! Sanırım bu konuda çok başarılıyız. Devamlı öne sürebileceğimiz bahanelerimiz var, malesef.
Yazınızı okuyunca kendimi ve hala mantık aradığım bahanelerimi sorguladım. Kendi masalımın içindeki kısır döngü halimi sorguladım.Sanırım benim içinde çok geç...Sevgiler,elifce

Brajeshwari dedi ki...

Bir uygulama, bin bilgiden değerlidir. Uygulamak her zaman zordur.Ama imkansız değildir.Bir adım, aslında koca bir başlangıçtır yolculuğa. Farkındalıklar bizi çok yükseklere taşır. Bahaneler, korktuğumuz için vardır.Korkumuz, beğenmediğimiz hale alışmış olmanın ve buna alışmışken değişimi riskli bulmanın korkusudur. İnsanın yapamayacağı birşey yoktur.Biz çok güçlüyüz.Sandığımızdan da güçlüyüz.Bunu bilmek ve inanmakla başlıyor herşey...

Ellerinize sağlık..Yine keyifle okudum yazınızı..

ELİF dedi ki...

degiştirmek o kadar zorki.
kendimizdeki benleri..
bazen dedıgın gıbı degışmeye calışıyoruz.ama nafile...
bizi böyle kuruntularımızla ve hayata bakış acımızla gören bırılerı vardır muhakkak.onu arayıp bulmak önemli olan...
buldugumuzda da bırakmamak..

sevgılerle...

Adsız dedi ki...

senin şu yazdıklarını hep yaşıyorum... her gün verdiğim sözler aklıma geldi yine okurken satırlarını...
saygılar...

ilknur dedi ki...

doktorun bahsettiği olay artık çok iyi bilinmekte,(amigdala...vs...)ancak,ne komikki belkide trajik bizim bunu hala tam anlamıyla algılayamamamız...korkuyoruz..hergün kendimize defalarca tekrar etmemize rağmen,,,ama devam etmek gerek,,,yoksa ilkel beynimiz hep bizi kontrol edecek,biz değil...

MeaCulpa dedi ki...

Çok teşekkürler yine okuduğunuz, düşüncelerinizi, samimi duygularınızı paylaştığınız için. Sevgilerimle:))

Filiz Benera dedi ki...

O kadar güzel bir cümle ki, Dünya olduğu haliyle güzel..
Biz onunla uğraştıkça dengeyi bozuyoruz..
Kainat insanoğlunun zor yakalayacağı bir "oranda"
bir "sanat eseri "olarak bize sunulmuş...
Sanat evrenseldir ve huzur verir.

Sadece düşünerek ve hissederek.
İçimizde bu oranı yakalayabileceğimize inanıyorum.
İşte o zaman
Hiç bir zaman değil
Her zaman :)
Umarım becerebiliriz..