Hadi silkin artık, toparlan biraz...
Bırak bu yorgun ruhların, fazla demlenmiş acı buruk tadını inatla yudumlamayı.
Hatırlamıyor musun yoksa?
Aşk şarabını ilk kez yudumladığında başının tatlı tatlı dönmeye başladığı o unutulmaz ilk anı.
Onu her gördüğünde kalbinin nasıl yerinden fırlayacakmış gibi deli deli attığını.
Ne o, inancın mı kalmadı yoksa artık aşka?
Yoksa o senin hayatındaki tek şans mıydı?
Bitti diye o tek şansını da kaçırdığını mı düşünüyorsun?
Yoksa bundan sonra hiç aşık olmayacak mısın?
O çok beğendiğini söylediğin muhteşem aşk şarabını bir daha hiç içmeyecek misin?
Bundan sonra hiç kimseyi onun kadar sevemeyecek misin?
Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?
Yoksa sen dünyadaki bütün mutlu çiftlerin birbirlerini bir kere de bulduğunu mu zannediyorsun?
Yapma Allah aşkına.
Aslında sen de gayet iyi biliyorsun.
Şu an içini yakan o ayrılık ateşi elbet bir gün sönecek.
Derken ardından çıkan rüzgar onun da küllerini uzaklara doğru üfleyecek.
O da en sonunda senin için mazide kalan hoş bir sadaya dönüşecek.
Derken bir gün;
Belki de hiç beklemediğin bir anda, tahmin bile edemeyeceğin herhangi bir mekanda eros’un oku seni yine, yeniden kalbinden vuracak.
Kalbin yine, yeni, yeniden aşkla dolacak.
Onunla birlikteyken yine, yeniden başın dönmeye başlayacak, onu her gördüğünde kalbin yerinden fırlayacakmış gibi atacak.
Kim bilebilir ki bir ömre acaba böyle kaç ayrılık, kaç aşk sığacak.
Karşına "O" çıkana kadar, bu durum kaç kere tekrarlanacak.
11 Ağustos 2007
Haşim A.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder