Düşünüyorum. “ Acaba beynimde barınan hangi düşünceler gerçekten benim düşüncelerim olabilir.” diye. "Acaba hangilerini gerçekten ben ürettim? Hangilerini geçmişten miras olarak devraldım?”
Her zaman yaptığı gibi yine ansızın ortaya çıkıp gülmeye başlıyor bana. “Onların hiçbiri senin düşüncen değil. ” diyor ve devam ediyor anlatmaya.
Her zaman yaptığı gibi yine ansızın ortaya çıkıp gülmeye başlıyor bana. “Onların hiçbiri senin düşüncen değil. ” diyor ve devam ediyor anlatmaya.
“Böyle bir şey söz konusu olamaz zaten. Düşünce dediğin şey çevrendeki insanların sana yaptıkları etkilerin toplamından başka bir şey değildir. Bu yüzden de hiç kimse yeni fikir üretemez. Herkes sosyal atmosfer içinde ancak çevresinden topladıklarını yansıtabilir çevresindekilere. Aslında düşünce denilen şey bir nevi hırsızlıktır. Toplumun malı olan fikirleri toplumdan çalıp, biriktirir sonra da yeni bir kurguyla sanki seninmiş gibi satmaya çalışırsın başkalarına.”
Her zaman yaptığımı yapıp, gülümseyerek ona sevgilerimi sunuyor ve susuyorum. Onun ne zaman içime kaçtığını, ne zamandan beri orada yaşadığını, onu nelerle besleyip, eğiterek! nasıl bu hale getirdiğimi ve onun haklı olabilme ihtimalini düşünüyorum...
01 Ekim 2009
3 yorum:
Ne kadar da doğru !
Filozofu barındırmaya çalıştığımız ortamların samimiyet içermesidir en büyük dileğim.
Onu beslerken şaşırtmamamız..
Yüreğinize sağlık..
O içimize kaçan şey aslında hep oradaydı da sessiz sakin farkedilmeyi bekliyordu.Yüce suflör fısıltılarını duyurma kaygısında olmadığından sanılardan sanılara sürüklenen BİZ oluyorduk daima.Sevgilerimle.
iç ses güzeldir,yani iç sesi fazla mesai yapan biri olarak buna inanmak istiyorum aslında, söyledikleri benliğimizi tamamlayan parçalardır aslında gerçi ben bu konuda değilde düşünceler hakkında bir kaç şey söylemek istiyorum.
Bizim düşüncelerimiz de var,tamam etraftan etkilenip, oluşturduklarımızda var kabul ediyorum ama bireysel olarak da düşüncelerin olduğuna inanıyorum ben yoksa toplumun düşüncesi nasıl oluşurdu ki????
Yorum Gönder