Zaman zaman düşündüğün olur mu hiç?
Hayatında, başka insanların görmesini istemediğin için sakladıklarını?
Peki en çok hangi yalanları söylersin onları saklamak için kendine yada başkalarına?
Yoksa hiç düşünmez misin onları?
Karanlık tarafında gizlediklerini yok farz edenlerden misin yoksa sen de?
Onları sürekli bastırmaya çalışanlardan... Kontrolünü kaybettiğin anlarda ortaya saçıldıklarında, ortalığı nasıl toparlayacağını şaşıranlardan!
Kolay değil, değil mi insanın ruhunda -ona doğduğu günden itibaren öğretilenlere göre- kabul edilemez olduğunu düşündüğü şeylerle yüzleşmesi? Can yakıcı, utanç verici ve uygunsuz bulduğu duygu ve dürtüleri sahiplenebilmesi.
En zoruda sanırım, onlar hiç olmamış gibi davranarak, için öfkeyle kavrulurken hiç bir şey yapamamak.
Sence nereye kadar sürebilir ki bu garip oyun?
İnsan, nefret ettiği şeyler sanki onda hiç yokmuş gibi davranarak nereye kadar kaçabilir kendi hakkındaki esas gerçekle yüzleşmekten?
Neden böylesine zor gelir insana, kendinden utanmamak, kendini olduğu gibi kucaklamak.
Neden bu kadar zorlar insanı, aydınlık tarafıyla yüzleşirken gösterdiği cesareti, karanlık tarafına da gösterebilmek.
Oysa insan, gerçek özgürlüğün nasıl bir şey olduğunu; hiç bir tarafını dışarıda bırakmadan, bütünlüğünü kucakladığında, duygu doğasına saygı duyduğunda fark etmez mi?
Hayat, insanın beyninde oluşturulmuş, yargılara, kurallara, görüş ve düşüncelere kendini kaptırmadan içindeki tutkulara ve isteklere kulak vermeyi öğrendiğinde keyiflenmez mi?
İnsan kendini, arzuladığı, hayal ettiği, kendi uydurduğu mükemmellikle karşılaştırmadan, kendine direnmeden, kendini anlayıp, kendini olduğu haliyle sevebildiğinde gerçek özgürlüğü de keşfetmez mi?
30 Ekim 2009
Hayatında, başka insanların görmesini istemediğin için sakladıklarını?
Peki en çok hangi yalanları söylersin onları saklamak için kendine yada başkalarına?
Yoksa hiç düşünmez misin onları?
Karanlık tarafında gizlediklerini yok farz edenlerden misin yoksa sen de?
Onları sürekli bastırmaya çalışanlardan... Kontrolünü kaybettiğin anlarda ortaya saçıldıklarında, ortalığı nasıl toparlayacağını şaşıranlardan!
Kolay değil, değil mi insanın ruhunda -ona doğduğu günden itibaren öğretilenlere göre- kabul edilemez olduğunu düşündüğü şeylerle yüzleşmesi? Can yakıcı, utanç verici ve uygunsuz bulduğu duygu ve dürtüleri sahiplenebilmesi.
En zoruda sanırım, onlar hiç olmamış gibi davranarak, için öfkeyle kavrulurken hiç bir şey yapamamak.
Sence nereye kadar sürebilir ki bu garip oyun?
İnsan, nefret ettiği şeyler sanki onda hiç yokmuş gibi davranarak nereye kadar kaçabilir kendi hakkındaki esas gerçekle yüzleşmekten?
Neden böylesine zor gelir insana, kendinden utanmamak, kendini olduğu gibi kucaklamak.
Neden bu kadar zorlar insanı, aydınlık tarafıyla yüzleşirken gösterdiği cesareti, karanlık tarafına da gösterebilmek.
Oysa insan, gerçek özgürlüğün nasıl bir şey olduğunu; hiç bir tarafını dışarıda bırakmadan, bütünlüğünü kucakladığında, duygu doğasına saygı duyduğunda fark etmez mi?
Hayat, insanın beyninde oluşturulmuş, yargılara, kurallara, görüş ve düşüncelere kendini kaptırmadan içindeki tutkulara ve isteklere kulak vermeyi öğrendiğinde keyiflenmez mi?
İnsan kendini, arzuladığı, hayal ettiği, kendi uydurduğu mükemmellikle karşılaştırmadan, kendine direnmeden, kendini anlayıp, kendini olduğu haliyle sevebildiğinde gerçek özgürlüğü de keşfetmez mi?
30 Ekim 2009
Haşim Arıkan
4 yorum:
yüzleşmek acıdır, tıpkı karanlığa alışan gözlerin ışıkla birden yanması gibi
kendini olduğun gibi kabul etmek dünyadaki en zor şeylerden biri.ama öncelikli olan ne olduğunu anlayabilmek.önce onu bulabilsem ondan sonra kabul etme aşamasına geçeceğim.
Eğer herşey, her zaman hep aydınlık olsaydı,
Ne gerek vardı geceye?
varsa eğer gece, aydınlıktır ardındaki...
varsa eğer sabah,
gizemli kollarıyla sarmalayacaktır onu gece...
en acı olan, insanın başkalarının değil de, kendi gözünde küçük düşmesidir. en katı sınırları insan kendi kendine çizer çünkü, sanırım sahip olduğu güce en çok kendi inandığından. ve başaramadığında ya da başarmak için belden aşağı vurduğunda en çok kendi affedemez kendini. yüzleşmek bu yüzden zordur işte. sakladıklarımızın ortaya çıkacağı bir an vardır mutlaka da, o an, kendimizle yüzleşmekten daha fazla kaçamayacağımız bir an olduğu için acıdır daha çok...
Yorum Gönder