5 Ekim 2025

Sen tercihlerinin mi, vazgeçişlerinin mi bir eserisin?


Düşündün mü hiç? 
Bugün bulunduğun noktaya nasıl geldin?

Nelerden, ne için vazgeçtin?
Nelere sahiptin, sen neyi seçtin?
 
Tercih ve vazgeçiş ipleriyle dokuduğun hayat hikayene, kararlarınla, acaba nasıl bir desen verdin?

Hayata tutunabilmek için hangi kolektif yalanlara inanmayı seçtin?
Dünyada kendine bir yer edinebilmek, varlığını çevrene kabul ettirebilmek için, hangi gerçeklerinden vazgeçtin?

Kaçıp kendini kurtarabilmek için, hangi yoldan hiç düşünmeden vazgeçtin?
Hangi yolu,  yüreğinin sesini dinleyerek, hissederek, inanarak seçtin?

Bitmesini istemediğin hangi ilişkiden yüzleşmekten korktukların yüzünden vazgeçtin?
Vazgeçmenin bedelini ödemeyi göze alamadığın hangi ilişkilere yıllarca tahammül etmeyi seçtin?

4 Ekim 2025

Bir rastlantı eseri, yanlışlıkla gelmedim ki ben bu dünyaya!


Veda ediyorum!
Bende ben olmayanlara…
En sonunda bana kalacak olanlarla, gerçek ben olacağımı artık biliyorum…

Kaldırıyorum!
Ben ve ben arasındaki tüm mesafeleri…
Kendimden kaçarak, uzaklaşarak, kendime karşı evde yok’u oynayarak kendimi artık yormuyorum…
 
Bırakıyorum geçmişi geride!
Onu nerelere saklayacağım, ne kadarını hatırlayıp, nerelerini unutacağımın hesabıyla artık uğraşmıyorum… 
Bana verebildiği kadarını alıp, bana veremediklerinden feragat ediyorum…
 
Kabulleniyorum!
Gölgede bıraktığım tarafımı, ihmal edilmiş, aç kalmış duygularımı…
Onları bastırarak, sanki yoklarmış gibi davranarak sakin, huzurlu, mutlu ve tam bir bütün olamayacağımı artık biliyorum…
 
Bir rastlantı eseri, yanlışlıkla gelmedim ki ben bu dünyaya!

3 Ekim 2025

Dokunamadığım noktalardan mı geliyor yaşamın anlamı?


Yalnız olduğum geceler de düşünüyorum;

Sadece kalp atışlarımın eşliğinde ruhumun derinliklerinde neler hissettiklerimi,

Kendime sorduğum soruları,
Her sorunun, bir sonraki soruyu doğuran cevaplarını,
 
Hayatın anlamına düşünüyorum,

Bir hayat nasıl yaşanırsa layıkıyla yaşanmış sayılacağını,
Bir hayatın keşke ile başlayan cümlelere hiç ihtiyaç duymadan yaşanıp, yaşanamayacağını,

Geldiğim her yol ayrımında yaptığım seçimleri düşünüyorum,
Hangi seçimlerin amaçlarımı gerçekleştirmeme yardım ettiğini, 
Hangi seçimlerin beni amaçlarımdan uzaklaştırdığını,
Ve benim onları neden seçtiğimi!
 
Duyguları düşünüyorum!

2 Ekim 2025

Her şeyi çok iyi tanımak, bilmek bir tuzak olabilir mi?


Hiçliğe uyandım bu sabah.

İzin vermedim zihnimin bugün bana dokunmasına.
Bensiz, dünsüz, sakin bir gün yaşamak istedim kendimle ile baş başa.



Hiçliğe iyice sokuldum bu sabah.

Ne zihnimin her şeye uygun nedenlerine bulaştım.

Ne de neden olabilecek bir şeylere kapıldım.


Bugün geçmişin o ağır, tozlu perdesinin arkasından, korkarak, saklanarak bakmadım hayata.


1 Ekim 2025

Ya seçimleri sen yaparsın ya da seçimler seni olduğun kişi yapar!


Hayat bazen bir yol ayırımına getirip bırakır seni!

Seçmek zorundasındır artık;
Ya yürüdüğün yolda umutsuzca yürümeye devam etmeyi!
Ya da farklı bir yolu denemeyi.

Hatta var olmayan bir yolu kendi adımlarınla, kendin için yoktan var edebilmeyi.

Sen de bilirsin aslında, 
Hep aynı düşüncelerin eşliğinde aynı yolda devam etmeyi seçersen, olmakta olanlar olacaktır hep, her zaman olmakta oldukları gibi.

Farklı olanı denemek içinse, 
Önce göğüslemen gerekir, ipleri geçmişe bağlı, geveze, karamsar zihnin sana vereceği o ilk güçlü tepkiyi

Düşünürsün!

Ya eskinin seni sınırlayan o dar çerçevesiyle, korkuların, yargıların, koşullanmaların seni sürekli tekrar eden bir geçmişe sımsıkı bağlayan görünmez zincirleriyle!

Ya da hayal edersin yeninin seni heyecanlandıran cazibesiyle, bugünü düne hiç bulaştırmadan yarınlara bakabilen sessiz, sakin, saf bir bilinçle.

30 Eylül 2025

Yaşanacak olanlar değil, her zaman yaşanmış olanlar değişiyor!


Zaman zaman, ipleri geçmişe bağlı düşüncelerinin zihninde yarattığı fırtınadan kendini kurtarıp, sessiz, saf bir bilinçle, 

Kendini inandırdığın hikayenin ardındaki esas hikayenin sana ne anlatmakta olduğunu, 

Sorguladığın olur mu hiç?

29 Eylül 2025

İstediklerine ulaşmanın yolu negatiflerinden kaçmak değildir!




Acıdan kaçarak mutluluğa ulaşamaz ki insan.

Karanlıktan kaçarak aydınlığa…
Geçmişten kaçarak yeni bir geleceğe...

İstediklerine ulaşmanın yolu negatiflerinden kaçmak değildir!



Her şey senin vereceğin kararlarla sekillenir!

Geçmişin acılarından kaçmak mı istiyorsun?

Kendine yeni bir yaşam mı yaratmak istiyorsun?

Sana miras ikinci el bir hayattan kurtulmak mı istiyorsun?

Aldığın kararlar, yaptığın seçimlerle, kendi hayatına, kendi imzanı atmak mı istiyorsun?

Kendi hikayende başrolü oynamak mı, yoksa bir figüran mı olmak istiyorsun?

28 Eylül 2025

Düşüncelerimizle her şeyi yenebilecekken, hep düşüncelerimize yeniliyoruz!


Düşündün mü hiç?

Okumak için hangi yazarları tercih ediyorsun?

En çok kimleri dinlemek, kimlerle, hangi konularda sohbet etmek keyif veriyor sana?

Kimlerin söylediklerini daha fazla önemsiyorsun?
Kimlerin düşünceleri daha değerli senin için?
Kimlerin zihnine, düşüncelerine dokunmalarına izin veriyorsun?

Düşündün mü hiç bunun nedenini?

Neden özellikle onları tercih ettiğini?
Neden onların söylediklerine daha çok değer verdiğini?

Sence sebep hangisi?

27 Eylül 2025

Aslında iyi bildiğim, ama bildiğimi bilmediğim bir haldeyim!

Yaşadım. Yaşıyorum.

Bazı şeylerde başarılı oluyorum. Bazılarındaysa başarısız.
Bazen kendimi çok güçlü hissediyorum. Bazen de çok zayıf.
Bazı şeyleri doğru, bazılarını yanlış yapıyorum.
 
Zaman, zaman düşüncelerimin önüne geçebilsem de, çoğu zaman onların arkalarında kalıyorum. 
Bilmediklerimin esiriyim. Bildikleriminse efendisi.

“Kişiliğim” dediğim bana özel bir hapishanem var. 

Duvarlarını, kendime dair zihnimde yarattığım imajlar oluşturuyor. İçimde yaşadığım onca karmaşaya rağmen, kendimden hep, açık ve net ifadelerle, bütünlük taşıyan bir nesneymişim gibi söz ediyorum. 

Öte yandan dışarı da başka bir ben var, ev de yalnızken başka bir ben’i yaşıyorum.

26 Eylül 2025

Her şey sana, senin neye inandığına bağlı!


Sen de herkes gibi, fikirlerinle, düşüncelerinle dünyaya nüfus etmek için buradasın.

Varlığınla, hayata bir anlam, bir değer, bir renk daha katabilmek için…

Dünya denilen sahne, gerçekliklerin olası zaman dilimleri…
Sen içlerinden hangisini seçersen, o hayatın bir gerçeğine dönüşecek.

Her şey sana, senin neye inandığına bağlı!

25 Eylül 2025

Hayatı bir parçalanma olarak mı, yoksa bir bütünleşme olarak mı yaşamayı seçiyorsun?


Yalnız değilsin.

Sen de herkes gibisin.

Senin de kafan karışık, sen de emin olamıyorsun bir çok şeyden.
Sen de sürekli güvende olmak istiyor, gelecek için kaygılanıyor, endişeleniyorsun.
Senin de acıların sürekli, mutluluklarınsa kısa süreli.

Sen de bir insanlık öyküsüsün, herkes gibi.

Bugüne kim bilir kaç kişi, tıpkı senin gibi ne acılar, ne sıkıntılar, ne hayal kırıklıkları yaşadı. Yaşadıklarından dolayı canı yandı, üzüldü, hayatı bir türlü kontrol edemediği için öfkelendi, isyan etti.

24 Eylül 2025

Kendi ışığını keşfettiğinde artık karanlıktan korkmuyor insan!


Hayat hayattan besleniyor, insan yaşadığı ilişkilerden.

Gece gündüz gibi sürekli yer değiştiriyor her şey.

Bir kendini hatırlıyor insan, bir unutuyor.
Bir özgür bırakıyor, bir yargılıyor, tutsak alıyor.

Kimi zaman gerçeklere ulaşmak için çabalıyor.
Kimi zamansa sahte olandan uzaklaşmak için.

Hayatın karşısına çıkardığı her yol ayırımda bir tercih yapıyor, yaptığı o tercihle de aynı zamanda diğer yollardan vazgeçiyor.

23 Eylül 2025

Nasıl bir bestesin sen, hayatındaki insanlar seni ne hissederek dinliyor?


Farkında mısın?

Sen de herkes gibi varlığınla dünyayı renklendiriyor her gün hayata yeni gerçeklikler armağan ediyor, insanlar için gerçeğin sonuçlarını yaratıyorsun. 

Tüm eylemlerin, düşüncelerin, duyguların senden ayrılıp dünyanın bir gerçeği haline dönüşüyor. Hafızalara yerleşiyor. Hafızaların aynasından yaşananlara yansıyor.

Her cümlen, her davranışın, ürettiğin her gerçeklik düşüncenin bir aracı, dünyada oluşan bilginin bir kaynağı.

Memnun musun yaşadığın hayattan?

22 Eylül 2025

Ne gözümüzü alabiliyoruz hayattan, ne yaşamayı göze alabiliyoruz!


Mutlu değiliz!
Çünkü hayat olmasını istediğimiz gibi değil. Olduğu gibi!
Hayatın kendi planı varken, bizim de hayata dair kendi planımız olsun istiyoruz.
 
Kızgınız dünyaya!
Etrafında döndüğümüz dünyanın, bizim düşüncelerimizin etrafında dönmesini istiyoruz!
Kızgınlığımızın sadece dünyada olan bitenler yüzünden olmadığını kabul edemiyoruz.
 
Yaşayamıyoruz hayatı!
Hiçbir an’ı tam yaşayamıyoruz, hep bir sonrakine hazırlık yapmakla meşgulüz.
Ya ötesindeyiz yaşadığımız an’ın, ya da gerisinde kalıyoruz.

21 Eylül 2025

Kendin olmadan bana bir daha bakma!


Çarşamba günü duruşması vardı. Üçüncü evliliği de, iki gün sonra artık kağıt üstünde de son bulacaktı. 

Acaba eş seçimi konusunda neden başarılı olamıyordu?

Son katıldığı grup terapisinde konuşulanlar aklına geldi! 

Gerçekten de bilinçaltı veya hayatın çekim gücü: 
Çocukluğunda duygusal olarak yoksun bırakılmış taraflarını görmesi, bu gerçekliği tekrar tekrar yaşarken çocuk aklıyla aldığı o kararları fark edip, yetişkin bilinciyle onları bugünde değiştirebilmesi için mi, 
Onu sürekli benzer insanlara, benzer ilişkilere doğru mu çekiyordu?

20 Eylül 2025

Her şeyini bildiğini zannettiğin bir belirsizliğe kendini tanımadan ne kadar dayanabilirsin?


Acaba neyin, ne kadar farkındayız?

Kendimizin ne kadar farkındayız?
Hayatın bizim için nasıl bir deneyim olduğunun, bizim için nasıl bir planı olabileceğinin ne kadar farkındayız?

Farkında olmadan hangi hataları yapıyoruz?
Farkına varamadığımız için neleri tekrar, tekrar yaşıyor, başkalarına neler yaşatıyoruz?
Nelerden, sürekli kaçtığımız için, neleri hiç yaşayamıyoruz?

19 Eylül 2025

Gerçekleri örten yalanlar! Yalanları örten gerçekler!


Sevmek için, korkuya ihtiyacın yok ki. 
Sevilmek için kendin olmak dışında bir şeyler yapmana ihtiyaç olmadığı gibi…

İyi insan olabilmek için birileri tarafından cezalandırılmana ya da ödüllendirilmene gerek yok ki. Şükredebilmek için senden daha kötü olanları görmene gerek olmadığı gibi…

Hayal edebilmek için senden önce onun yaşanmış olduğunu bilmene gerek yok ki.
Hayatı doya doya yaşayabilmek için belli sonuçlara, beklentilere ihtiyacın olmadığı gibi…

Nasıl bir yaşamın olduğunun kararını verebilmek için, yaşamında neler olduğunun bir önemi yok ki. Kendini sevebilmek için, kim olman gerektiğinin bir önemi olmadığı gibi…

Nereye doğru, neden gittiğini bilmiyorsan hangi yolda yürüdüğünün bir önemi yok ki. 
Kendini tanımadan, yaşamak için doğduğun hayatı yaşayamayacağın gibi…

Haşim Arıkan


Fotoğraf: Pexels / Lil Artsy

18 Eylül 2025

Hayat dediğin şey içinde sen olmazsan nedir ki?


Hayat dediğin şey, içinde sen olmazsan nedir ki?

Onun bir anlamı, bir önemi, bir amacı olabilmesi için, ona her zaman sen gibi bir yolcu gerekli!

Ama nedense o umursamaz hiç bu gerçeği, eninde sonunda ne yapar eder yaşamın kıyısına kadar getirip, sonsuzluğa yuvarlar seni, senden öncekilere de hep yaptığı gibi.

Yaşadığın sürece sürekli oynar durur seninle,
Bazen yıldızlarla dolu sınırsız bir gökyüzü gibi hissettirir sana kendini. 
Bazen yargılardan, kurallardan, düşüncelerden, duygulardan oluşan bir karmaşa. 
Bazen sevginin, saflığın yörüngesinde küçücük bir dünya. 
Bazen iç güdülerinin, vahşiliğinin, acımasızlığının pençesinde ki bir zorba.

Bir gün fark edersin ki sen bütün bunların bir toplamısın aslında!

17 Eylül 2025

Hissettiğinde kimsin sen? Düşündüğünde kim?


Düşündüğünde kimsin sen?
Hissettiğinde kim?

Yüklendiğin rolleri terk ettiğinde kimsin sen?
Hangi rolü yükleneceğine karar verirken kim?

Geçmişi yanına almadığında kimsin sen?
Anılar labirentinde kaybolduğunda kim?

Sen;
Dünden bugüne kalan mısın?
Yarından bugüne bakan mı?

16 Eylül 2025

Ya da öğret bana, nasıl unutulur düşünmek?


Hadi söyle bana hayat!

Beni nereye, kime doğru yaklaştırıyorsun?
O kim ve şu an da nerede?

Onunla karşılaştığımızda, ben acaba hangi ben olacağım?
O zamana kadar gerçekte kim olduğumun ne kadarının farkına varmış, ne kadarını hayatıma yansıtmış olacağım?

Sence biz, birbirimiz için doğru kişiler miyiz?
Birbirimizin hayatında kalıcı mıyız, yoksa sadece mevsimlik miyiz?
Acaba ne kadarını bana göstermeye cesaret edebilecek? Nelerini hep benden gizleyecek?

15 Eylül 2025

Hayatının akışı, dokunuşlarınla bugüne kadar acaba nerelerde, kaç kere farklılaştı?

 


İnternette dolaşırken karşısına çıkan, kader üzerine yazılmış yazıyı okuyunca, bir an durdu ve düşündü! 
 
Kader;

Hayatın, insana hiç fikrini sormadan karşısına çıkardıkları mıydı?

İnsanın o doğmadan önce yazılan reçetesine uygun olarak onu esas lezzetine, hayata bulaştıracağı kendine has renge ulaştıracak malzemeleri zamanı geldikçe, sırasıyla, onun hamuruna katması mıydı?
 
Yoksa insanın esas kaderi,

14 Eylül 2025

Hayat, doğru zamanda doğru şeylerden vazgeçtiğin bir oyun mu?


Yoğun geçen bir günün üzerine, bir de İstanbul trafiğini, sıcağını, nemini çektikten sonra nihayet eve ulaşabilmişti. O an da tek hedefi olan şeye, duşa, doğru yürürken bir yandan da üzerindekileri çıkarıyordu. Banyoya ulaştığında giysilerini kirli sepetine atarken, aynaya yansıyan, dünyevi kıyafetine bakıp gülümsedi. 

Hayat adı verilen bu deneyiminde, bugüne kadar ona yaşattığı, tattırdığı her şey için ona bir kez daha teşekkür etti. Onunla mutluydu, gerçekten seviyordu onu, dünya sahnesindeki bu müthiş deneyimi o olmazsa yaşayamayacağını iyi biliyordu.

Tam duşa girecekken durdu. Her akşam düzenli olarak yaptığı şeyi bir kez daha tekrarladı. Gün içinde zihninde oluşan, o güne dair bütün olumsuz deneyimleri, düşünceleri topladı, buruşturdu ve evrenin boşluğuna doğru fırlattı.

- Neden yapıyorsun bunu

diye sordu. İşitsel olarak sadece onun duyabildiği o ses.

13 Eylül 2025

Her yeni şey, her eski şeyi yeniden biçimlendiriyor!

Sanırım bu aralar biraz hayat yorgunuyum, şehrin gürültüsünden, koşuşturmasından, kalabalığından,  kaçıp kurtulmak istiyorum. 

Bu dalgalı ruh halimle, belki biraz dinginleşirim umuduyla kendimi bir deniz kıyısına atıyorum. Hayat, ben ve son dönemde yaşadıklarıma dair nedenler, niçinler, nasıllar uçuşuyor zihnimde. Kendimi onlara kaptırmak istemiyorum. Boş, boş denize, o en son noktasına, sonsuzluğa doğru bakmaya başlıyorum. Sonra gözüm denizdeki dalgalara takılıyor.

Deniz bugün dalgalı. Dalgalar büyük bir şiddetle kayalıklara çarpıp yavaşça geri çekiliyor, sonra çok daha kuvvetli bir şekilde tekrar geri dönüyor. Sağ tarafımdaki o heybetli sarp kayalığın, dalgaların ona her çarpışında sanki isyan eder gibi çıkardığı o uğultuyu duyuyorum. Sol tarafımdaki o gösterişsiz küçük kayalık ise bu hırçın dalgalar karşısında son derece suskun ve sabırlı. Hiç sesi çıkmıyor.

12 Eylül 2025

Yoksa ben, o kararları bana verdiren bir gücün etkisinde miyim?


Bir yerlere mi yetişmeye çalışıyorum?
Bir şeylerden mi kaçıyorum?

Koştukça nelerden uzaklaşıyorum?
Kaçtıkça nelere yaklaşıyorum?

Gerçek ben’in peşine mi düşmeliyim?
Yoksa önce ben’de sahte olanları mı terk etmeliyim?

Ne olduğumu mu bulmalıyım?
Ne olmadığımı mı keşfetmeliyim?

11 Eylül 2025

Yarını bugünde hep, dünün anıları, sende bıraktıkları ile karşılayacaksın!


Hayat sanki sonu olmayan tek bir hareket gibi; senin onunla ilgili ne düşündüğünü, ondan ne istediğini hiç umursamadan, durmaksızın akmaya devam ediyor. 

Sen, o akıp giderken bir şeylere tutunup, onunla kalmak, onu bırakmamak için çabalamadığın da o her gün seni farklı farklı gerçekliklerle buluşturuyor.

Farklı olan sadece “bugün” de.
Dün bir önce bugündü.
Yarın ise bir gün sonra bugün olacak.
Dün, bugün için artık bir anı.
Yarınsa, zihnin senin için üretebildiği senaryolarla sınırlı olacak.

İşin zor tarafı;
Yarını bugünde hep, dünün anıları, sende bıraktıkları ile karşılayacaksın.
Dünün düşünceleri, önyargıları, bugünü hep dünün içine çekip, kendini biraz daha güçlendirmek ve sürekli geleceğe ulaşmak için çabalayacak.

10 Eylül 2025

Zihin dediğim şey aslında küçücük bir el feneriydi!

Hayatım çelişkilerle dolu!
Bildiğimi düşündüğüm her şey eski ya da eksik!
Bense onların tam, bütün ve doğru olduğunu düşünüyorum.
Bir şeyi istiyorum derken, aslında başka bir şeyden kaçmaya çalışıyorum.
Barışı savunurken sürekli birileriyle savaşıyorum.
Sevgiyi arzularken, sanki bir yarışın içindeymişcesine, hırsla, acımasızca, duygusuzca yaşıyorum.

Coşkularım geçici...
Doyumlarım anlık...
Özgürlüklerimse kısa süreli...

Zavallı zihnim!
Zaman içinde biriktirdikleriyle koşullu.
Oysa doğduğum da ne kadar temiz, saf, özgür, sınırsız ve masumdu.
Ama o da, bilincin harekete geçmesiyle birlikte uyandı, dünya sahnesindeki büyük oyuna dahil oldu ve tasarımına uygun bir mantıkla görev masasına kuruldu.

9 Eylül 2025

Bazı ilişkiler seni yeniden doğururken, bazıları senin bir parçayı rehin alıyor.

Zihin yaşadığın her yeni deneyimle birlikte, senin için yeni, farklı düşünceler üretmeye başlıyor.
Bazı eski düşüncelerininse, bu yeni deneyimler sayesinde anlamları kayboluyor ya da anlamları değişiyor. 

Seni sürekli bir ruh halinden alıp diğerine aktararak seyir ediyor hayat.
Yolculuğun boyunca yaşattığı ilişkilerle sana, insan olmanın farklı farklı hallerini, nedenlerini gösteriyor.

8 Eylül 2025

Hatırlayabiliyor musun? İlk ne zaman vazgeçtin içinden geldiği gibi yaşamaktan?

Hatırlayabiliyor musun?

Gerçek seni ilk ne zaman ve neden terk etmeye başladın?

Her geçen gün seni kendinden uzaklaştıran bu garip yolculuğa, seni kimler çıkardı?
Kimler öz benliğinin yeterince iyi olmadığına, kendi ruhunun sana yetemeyeceğine seni inandırdı?
Kendine olan sevgi ve inancınla hareket etmenin eksik, yanlış olduğu düşüncesine seni acaba kimler, nasıl taşıdı?
Kimler sahip olduğun o güçlü “kendim olma arzusu” nun yerine “kendi imajımı gerçekleştirme arzusu” nu koydu? 
Kabul görmek, reddedilmemek için, kendin olmak dışında başka bir şeyler de daha yapman gerektiği yalanıyla seni kimler kandırdı?

7 Eylül 2025

Neden beni seviyormuş gibi yaptın?

Kadının ağzından dökülen o cümlenin şokundaydı adam!

Kadın onu terk ediyordu… 

Hissediyordu aslında bir süredir kadının her geçen gün ondan biraz daha uzaklaştığını. 
Yine de kısık sesiyle “Neden?” diye sordu.

Ve kadın anlatmaya başladı… 

“Her şey ilk… " 

Cümlenin devamını getirmedi…, getirmek istemedi. Kurmaya başladığı cümlelerin içerdikleri detayların adam için anlamsızlığını fark etti. Sustu. Gözlerini kapadı ve derin bir nefes aldı.

Bundan bir yıl önce yaşadıkları o şiddetli tartışma sonrası içinde yaşadığı o güçlü duygusal fırtınayı hatırladı. O gece onun için bir milat olmuş, o gece bazı kararlar almış ve kendi içsel yolculuğunu o gece başlatmıştı. 

O günden sonra artık bir amacı vardı; 

‘Onu ilişkilerinde hep aynı sona taşıyan gerçeğin arkasında yatan neden'i bulmak.'

6 Eylül 2025

Yoksa sen de mi yaşadığın hayattan artık yoruldun?


Senin de mi bu aralar canın sıkkın?

Yoksa sen de mi yaşadığın hayattan artık yoruldun?

Belki de senin için de artık zamanı geldi!

Hadi, boz bu defa, yıllardır seni farklı hiç bir yere götür(e)meyen o ezberlerini.

Terk et, yıllardır peşlerinden gittiğin, seni hep aynı gerçekliklere ulaştıran o düşünceleri.

Bırak artık o kullanılmaktan aşınmış kelimelerle kurduğun, önceden kolaylıkla tahmin edilebilir cümlelerini.

Daha önce kullanmadığın kelimelerle, yeni, farklı cümleler kur kendine. 
Bu defa hayat(ın)a farklı bir pencereden, farklı bir gözle bakmayı dene…

5 Eylül 2025

Sanki bir yere gitmiyorlar, bir şeylerden kaçıyorlar!

Mesai saatlerinin başlamasına çok az bir süre kalmıştı. Bu da her zamanki gibi dükkanın önünden geçmekte olan insan trafiğini daha da yoğunlaştırıyordu. 

Yeni demlediği kahvesinden bir yudum aldı. Yıllardır yaptığı gibi koltuğuna oturdu ve  kalabalığı izlemeye başladı. Son dönem de ona, yıllar içinde gösterdikleri değişimi sorgulatan bu kalabalıkta, aslında şu an yazabileceklerinden çok daha fazlasını görmüş, belki de gördüğünden çok daha fazlasının farkına varmıştı. 

Masasının üstünde duran not defterini açtı, kalemini eline aldı ve onlarda yıllar içinde gördüğü, hissettiği değişimi kendince dile getirmeye, yazmaya çalıştı;

“Onları en az yirmi yıldır seyrediyorum ve değişikliği de fark ediyorum. Eskiden de buradan her sabah böyle telaşlı, telaşlı geçerlerdi. Ama o zaman onları seyretmesi harikaydı. Nereye gittiğini bilen, oraya varmak için acele eden insanların telaşıydı o. 

4 Eylül 2025

Hayatın içindeki yeni olanları, biz hep aşina olduklarımıza feda ettik!


Hepimiz doğduğumuzda bir hiç değil miydik?

Büyüdük.

Büyüdükçe hiçliğimizi bizi rahatlatan fikirlerle, inançlarla örttük.
Bir çok insan tanıdık. 
Onlarla bir çok farklı deneyim yaşadık.
Dönüştük.

Hiç kimseydik. 
Zihnimizde biriken geçmişin bize söylediği bir kimliğe sahip, biri olduk.

Yaşananları yaşanan da bırakıp yürümeyi beceremedik.
Tutunmak istedik yaşadıklarımıza, onları bırakmayı hiç istemedik.
Görüş alanımızı bulanıklaştıran anıları bir koleksiyoncu gibi zihnimizde sürekli biriktirdik.

3 Eylül 2025

Geçmişin ayak izlerini takip ederek kendini farklı bir geleceğe taşıyabilir misin?


Sen de korkuyor musun, zihninde düşüncelerinle kendine kurduğun o özel hapishaneden kaçıp kurtulmaktan? 
Sen de hapishanende özgür ve rahat hissediyor musun kendini, benim gibi?

Düşüncelerini değiştirdiğinde karşındaki seçeneklerin çoğalması, değişmesi mi daha çok korkutuyor seni? 
Yoksa değişen seçeneklerle birlikte senin yapacağın farklı seçimlerin, hayatını ve inandığın dünyayı değiştirme ihtimali mi!

Bildiklerini terk etmek, onlara henüz veda etmek istemediğin için, bir türlü tam tutunamadığın iki dünya arasında bir sarkaç gibi sürekli sallanıyorsun değil mi, sen de benim gibi? 
Bir içinde ki senden artık farklı bir hareket bekleyen dünyaya, bir dışarıda ki, içine sürekli korkular salan dünyaya...

2 Eylül 2025

Aç artık ruhunun ışıklarını!


Keşke gün, bugün benim için biraz daha sakin başlayabilseydi!

İçimde hiç bir isyan baş veremese, her şey benimle uyum içinde, tam ve bütün olabilseydi.
Nedenlere, niçinlere, nasıllara bulaşmasaydı hiç zihnim. 
Olması gereken-olan, arzulanan-katlanılan gibi ikilemlerle hiç kafa yormasaydı.

Keşke bugün...

Sadece hayatın sesleri çalınsaydı kulağıma.
Sadece hayatın coşkusu, neşesi, enerjisi karışsaydı ruhuma.
Hayatın içindeki samimi, doğal hareketlere takılsaydı sadece gözlerim.

Hayatın hayatı nasıl mükemmel bir şekilde beslediğini, 
Hayatın içindeki her hareketin bir diğerine nasıl koşulsuzca destek verdiğini, 
Birbirinden tetiklenen her şeyin, aynı zamanda nasıl da birbirine karışarak, birbiriyle tamamlanıp, birbirinin içinde eridiğini fark edebilseydi zihnim.

1 Eylül 2025

İkimizin de sessizliğinde benzer itiraflar saklı!


Ben de senin gibiyim.

Sessiz görünüyor olsam da, benim de düşünceler bir nehir gibi akmaya devam ediyor sürekli zihnimde.

Aynı gökyüzünün altında, farklı bedenlerde, benzer mücadeleyi veren iki yalnız varlığız biz seninle. 
İkimizin de sessizliğinde benzer itiraflar saklı!

Ben de küsüyorum çoğu zaman dünyaya, kendini her zaman beni mutlu etmeye adamadığı için. Ben de çoğunlukla kendimi büyük bir kalabalığın ortasında, yalnız ve terk edilmiş gibi hissediyorum.

Sanki;
Işığın ya da karanlığın olmadığı anlamsız bir boşlukta.
Yok olmayan ama yerinde de durmayan tuhaf bir sisin ortasında,
İsteyerek sürdürülen bir sürgünün yalnızlığı bu yaşadığımız.