22 Ekim 2025

İnsan bilincini kullanmayı seçmekte özgürdür fakat bilincini kullanmamasının sonuçlarından kaçma özgürlüğü yoktur!


Günler ayların, aylar yılların, insan ise hızla akıp giden zamanın peşinde koşuşturup dururken, yaşam da hızla tükeniyordu. 

İnsanlar kendilerine dair gerçeklere başkalarının peşinden giderek ulaşmaya çalıştıkça, kendilerinden uzaklaşıyor, kendi iç seslerini duy(a)mayan kulaklarında hep başkalarının sesleri çınlıyordu.

Derken bir süre sonra insanların bir kısmı, yaşadıkları bu hayattan yoruldu. Kendisinin, alışkanlıklar ve bağımlılıklar üzerine kurulu bu düzenin, bir adım gerisini çekilip bilincin ışıyla hayata bir daha baktı. Ve fark etti ki, o güne kadar ona öğretilen, zihninde biriken, ona miras olarak bırakılan düşünceler, sonunda yüksek bir duvar olmuş, her adımında sürekli önünü tıkıyordu.

Bu yeni farkındalık, zihinlerindeki bir perdeyi onlar için yavaşça araladı. Ve insanlar kendilerini bu kısır döngüye hapsedenin yüzünü ilk kez o zaman gördü. Gördüğü yüzün kendisi olmasına çok şaşırdı!

Ve insanların önünde artık iki yol vardı;

Bir kısmı zor olanı seçti.

Bilincin dümenini eline aldı. Zihne güvenmeyi bıraktı, özgürlüğe doğru bir adım attı. Hissettiği duygu ve düşüncelerin aslında o olmadığının bilincine vardı. Onlarla birlik olmamaya, onları bir misafir gibi sadece geçici bir süre ağırlamaya, onların içinden gelip geçmelerine izin vermeye, onları sadece izlemeye başladı. Zihnin, kendisi için yarattığı o imajlara, onu korumak için uydurduğu o senaryolara ihtiyacı olmadığına kendini inandırdığın da, özgür ve sonsuz olasılıklı bir gelecekle arasında hiç bir duvar da kalmamıştı.

Bir kısmı kolay olanı seçti, bildiklerinden, anı, tecrübe diye biriktirdiklerinden vazgeçmedi!

Yıllardır tutunduğu düşüncelerinden vazgeçerse, boşluğa düşmekten, bilinmeze yenilmekten korktu. İçgüdülerine teslim olup, zihnin onu hapsettiği, sürekli tekrar eden bir geçmiş döngüsüne, yarınların bilinmeyen mutlulukları yerine dünün tanıdık acılarına razı oldu. Zihnin onu hayatta tutabilme endişesiyle ürettiği gelecek senaryolarını dinledikçe, imajlarına, biriktirdiklerine, eskilerine daha da sıkı tutundu. Sonunda zihnine öylesine kapıldı ki, gerçekte kim olduğunu, nasıl bir potansiyele sahip olduğunu, gerçek özgürlüğün nasıl bir şey olduğunu unuttu!

Haşim Arıkan


Fotoğraf: Unsplash / Amir Arabshahi

Hiç yorum yok: