Yalnızlığının lüksü içinde yaşadığı çatı katındaki dairesinin camından, akşam karanlığının çökmekte olduğu şehire doğru baktı...
Binaların yavaş yavaş yanan ışıklarının, şehrin sülietini oluşturmalarını izledi bir süre, keyifle. Sonra müzik setine doğru yöneldi. Son bir kaç gündür değişmeyen cd’yi bir kez daha kutusundan çıkartıp, cd çalara yerleştirdi ve sesini çok hafif açtı.
Odanın içine yayılmaya başlayan müziğin tınıları, onun kulaklarına ulaştığında büyük bir keyifle gözlerini kapadı. Çalan parçanın o inanılmaz güzellikteki giriş bölümü bitene kadar, sanki bestecisine karşı bir saygı duruşunda bulunurcasına, olduğu yerde hiç kıpırdamadan durdu ve dinledi…
Parçanın giriş bölümünün sona ermesi ile birlikte, şehrin sülietine bakan koltuğuna oturdu. Çöken karanlıkla birlikte, binalardan kaldırımlara dökülmeye başlayan ışıkların altında, elele yürümekte olan çiftleri takip etti gözleri.
Yaşadıkları, yaşamakta oldukları aşkları, aşklarına yükledikleri anlamları düşündü.
Bu düşüncesinin sonuçsuzluğunu fark edince de, gülümsedi ve başkalarının yaşadıklarını anlamaya çalışmak yerine, kendisinin uzun süredir uzak kaldığı bu harika duyguyu kendince tanımlamaya çalıştı.
Uzun zamandır aşık olamadığı için mi, aşka çıkar karıştırıldığını düşündüğünü, yoksa aşkın içinde var olan çıkar ilişkisi yüzünden mi artık aşık olamadığını düşündü.
Bir karar veremedi…
Anlamını onu yaşayanların, yaşarken verdiği, yaşayanlara bir anlam katmayan bir duygu hayal etti.
Katıksız, saf ve ortaya çıktığı anda kendinden başka hiç bir duyguya yer bırakmayan bir duygu.
Onu yaşarken alınan bütün zevklerin, verilen zevklerle karşılandığı yoğun bir duygu. Bir tarafın zevkinin, diğer tarafın acısıyla elde edilmediği, bir tarafa kazandırırken, diğer tarafa kaybettirmeyen güçlü bir duygu.
Bu duyguyu yaşayan insanların, birbirlerine bağımlı olmadıklarını, birbirlerinin vereceklerine ihtiyaçları olmadığını, sadece kendileri olarak da tam ve bütün olduklarını düşündü.
Ve bu haldeyken birlikte olmayı seçtiklerini, birbirlerini arzuladıklarını.
Amacı, birbirlerini bir şeylere sahip etmek olmayan şeyleri, birbirlerine verdiklerinde alacakları hazzı hayal etmeye çalıştı.
Bir şeyin sadece içten gelen arzuyla verildiğinde hissedilecek olan o büyük hazzı....
Haşim Arıkan
Bunu beğendiysen bundan da keyif alabilirsin.
Fotoğraf: Unsplash / Oansen

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder