Sen sadece kahveni, çayını al ve uğra, ben her sabah 07:00'de yeni bir yazıyla buradayım.

10 Eylül 2025

Zihin dediğim şey aslında küçücük bir el feneriydi!

Hayatım çelişkilerle dolu!
Bildiğimi düşündüğüm her şey eski ya da eksik!
Bense onların tam, bütün ve doğru olduğunu düşünüyorum.
Bir şeyi istiyorum derken, aslında başka bir şeyden kaçmaya çalışıyorum.
Barışı savunurken sürekli birileriyle savaşıyorum.
Sevgiyi arzularken, sanki bir yarışın içindeymişcesine, hırsla, acımasızca, duygusuzca yaşıyorum.

Coşkularım geçici...
Doyumlarım anlık...
Özgürlüklerimse kısa süreli...

Zavallı zihnim!
Zaman içinde biriktirdikleriyle koşullu.
Oysa doğduğum da ne kadar temiz, saf, özgür, sınırsız ve masumdu.
Ama o da, bilincin harekete geçmesiyle birlikte uyandı, dünya sahnesindeki büyük oyuna dahil oldu ve tasarımına uygun bir mantıkla görev masasına kuruldu.

9 Eylül 2025

Bazı ilişkiler seni yeniden doğururken, bazıları senin bir parçayı rehin alıyor.

Zihin yaşadığın her yeni deneyimle birlikte, senin için yeni, farklı düşünceler üretmeye başlıyor.
Bazı eski düşüncelerininse, bu yeni deneyimler sayesinde anlamları kayboluyor ya da anlamları değişiyor. 

Seni sürekli bir ruh halinden alıp diğerine aktararak seyir ediyor hayat.
Yolculuğun boyunca yaşattığı ilişkilerle sana, insan olmanın farklı farklı hallerini, nedenlerini gösteriyor.

8 Eylül 2025

Hatırlayabiliyor musun? İlk ne zaman vazgeçtin içinden geldiği gibi yaşamaktan?

Hatırlayabiliyor musun?

Gerçek seni ilk ne zaman ve neden terk etmeye başladın?

Her geçen gün seni kendinden uzaklaştıran bu garip yolculuğa, seni kimler çıkardı?
Kimler öz benliğinin yeterince iyi olmadığına, kendi ruhunun sana yetemeyeceğine seni inandırdı?
Kendine olan sevgi ve inancınla hareket etmenin eksik, yanlış olduğu düşüncesine seni acaba kimler, nasıl taşıdı?
Kimler sahip olduğun o güçlü “kendim olma arzusu” nun yerine “kendi imajımı gerçekleştirme arzusu” nu koydu? 
Kabul görmek, reddedilmemek için, kendin olmak dışında başka bir şeyler de daha yapman gerektiği yalanıyla seni kimler kandırdı?

7 Eylül 2025

Neden beni seviyormuş gibi yaptın?

Kadının ağzından dökülen o cümlenin şokundaydı adam!

Kadın onu terk ediyordu… 

Hissediyordu aslında bir süredir kadının her geçen gün ondan biraz daha uzaklaştığını. 
Yine de kısık sesiyle “Neden?” diye sordu.

Ve kadın anlatmaya başladı… 

“Her şey ilk… " 

Cümlenin devamını getirmedi…, getirmek istemedi. Kurmaya başladığı cümlelerin içerdikleri detayların adam için anlamsızlığını fark etti. Sustu. Gözlerini kapadı ve derin bir nefes aldı.

Bundan bir yıl önce yaşadıkları o şiddetli tartışma sonrası içinde yaşadığı o güçlü duygusal fırtınayı hatırladı. O gece onun için bir milat olmuş, o gece bazı kararlar almış ve kendi içsel yolculuğunu o gece başlatmıştı. 

O günden sonra artık bir amacı vardı; 

‘Onu ilişkilerinde hep aynı sona taşıyan gerçeğin arkasında yatan neden'i bulmak.'

6 Eylül 2025

Yoksa sen de mi yaşadığın hayattan artık yoruldun?


Senin de mi bu aralar canın sıkkın?

Yoksa sen de mi yaşadığın hayattan artık yoruldun?

Belki de senin için de artık zamanı geldi!

Hadi, boz bu defa, yıllardır seni farklı hiç bir yere götür(e)meyen o ezberlerini.

Terk et, yıllardır peşlerinden gittiğin, seni hep aynı gerçekliklere ulaştıran o düşünceleri.

Bırak artık o kullanılmaktan aşınmış kelimelerle kurduğun, önceden kolaylıkla tahmin edilebilir cümlelerini.

Daha önce kullanmadığın kelimelerle, yeni, farklı cümleler kur kendine. 
Bu defa hayat(ın)a farklı bir pencereden, farklı bir gözle bakmayı dene…

5 Eylül 2025

Sanki bir yere gitmiyorlar, bir şeylerden kaçıyorlar!

Mesai saatlerinin başlamasına çok az bir süre kalmıştı. Bu da her zamanki gibi dükkanın önünden geçmekte olan insan trafiğini daha da yoğunlaştırıyordu. 

Yeni demlediği kahvesinden bir yudum aldı. Yıllardır yaptığı gibi koltuğuna oturdu ve  kalabalığı izlemeye başladı. Son dönem de ona, yıllar içinde gösterdikleri değişimi sorgulatan bu kalabalıkta, aslında şu an yazabileceklerinden çok daha fazlasını görmüş, belki de gördüğünden çok daha fazlasının farkına varmıştı. 

Masasının üstünde duran not defterini açtı, kalemini eline aldı ve onlarda yıllar içinde gördüğü, hissettiği değişimi kendince dile getirmeye, yazmaya çalıştı;

“Onları en az yirmi yıldır seyrediyorum ve değişikliği de fark ediyorum. Eskiden de buradan her sabah böyle telaşlı, telaşlı geçerlerdi. Ama o zaman onları seyretmesi harikaydı. Nereye gittiğini bilen, oraya varmak için acele eden insanların telaşıydı o. 

4 Eylül 2025

Hayatın içindeki yeni olanları, biz hep aşina olduklarımıza feda ettik!


Hepimiz doğduğumuzda bir hiç değil miydik?

Büyüdük.

Büyüdükçe hiçliğimizi bizi rahatlatan fikirlerle, inançlarla örttük.
Bir çok insan tanıdık. 
Onlarla bir çok farklı deneyim yaşadık.
Dönüştük.

Hiç kimseydik. 
Zihnimizde biriken geçmişin bize söylediği bir kimliğe sahip, biri olduk.

Yaşananları yaşanan da bırakıp yürümeyi beceremedik.
Tutunmak istedik yaşadıklarımıza, onları bırakmayı hiç istemedik.
Görüş alanımızı bulanıklaştıran anıları bir koleksiyoncu gibi zihnimizde sürekli biriktirdik.

3 Eylül 2025

Geçmişin ayak izlerini takip ederek kendini farklı bir geleceğe taşıyabilir misin?


Sen de korkuyor musun, zihninde düşüncelerinle kendine kurduğun o özel hapishaneden kaçıp kurtulmaktan? 
Sen de hapishanende özgür ve rahat hissediyor musun kendini, benim gibi?

Düşüncelerini değiştirdiğinde karşındaki seçeneklerin çoğalması, değişmesi mi daha çok korkutuyor seni? 
Yoksa değişen seçeneklerle birlikte senin yapacağın farklı seçimlerin, hayatını ve inandığın dünyayı değiştirme ihtimali mi!

Bildiklerini terk etmek, onlara henüz veda etmek istemediğin için, bir türlü tam tutunamadığın iki dünya arasında bir sarkaç gibi sürekli sallanıyorsun değil mi, sen de benim gibi? 
Bir içinde ki senden artık farklı bir hareket bekleyen dünyaya, bir dışarıda ki, içine sürekli korkular salan dünyaya...

2 Eylül 2025

Aç artık ruhunun ışıklarını!


Keşke gün, bugün benim için biraz daha sakin başlayabilseydi!

İçimde hiç bir isyan baş veremese, her şey benimle uyum içinde, tam ve bütün olabilseydi.
Nedenlere, niçinlere, nasıllara bulaşmasaydı hiç zihnim. 
Olması gereken-olan, arzulanan-katlanılan gibi ikilemlerle hiç kafa yormasaydı.

Keşke bugün...

Sadece hayatın sesleri çalınsaydı kulağıma.
Sadece hayatın coşkusu, neşesi, enerjisi karışsaydı ruhuma.
Hayatın içindeki samimi, doğal hareketlere takılsaydı sadece gözlerim.

Hayatın hayatı nasıl mükemmel bir şekilde beslediğini, 
Hayatın içindeki her hareketin bir diğerine nasıl koşulsuzca destek verdiğini, 
Birbirinden tetiklenen her şeyin, aynı zamanda nasıl da birbirine karışarak, birbiriyle tamamlanıp, birbirinin içinde eridiğini fark edebilseydi zihnim.

1 Eylül 2025

İkimizin de sessizliğinde benzer itiraflar saklı!


Ben de senin gibiyim.

Sessiz görünüyor olsam da, benim de düşünceler bir nehir gibi akmaya devam ediyor sürekli zihnimde.

Aynı gökyüzünün altında, farklı bedenlerde, benzer mücadeleyi veren iki yalnız varlığız biz seninle. 
İkimizin de sessizliğinde benzer itiraflar saklı!

Ben de küsüyorum çoğu zaman dünyaya, kendini her zaman beni mutlu etmeye adamadığı için. Ben de çoğunlukla kendimi büyük bir kalabalığın ortasında, yalnız ve terk edilmiş gibi hissediyorum.

Sanki;
Işığın ya da karanlığın olmadığı anlamsız bir boşlukta.
Yok olmayan ama yerinde de durmayan tuhaf bir sisin ortasında,
İsteyerek sürdürülen bir sürgünün yalnızlığı bu yaşadığımız.