31 Mayıs 2025

Esas mesele ona neler verdiğinde değil, senin ona neleri veremediğinde!

 


Adına hayat dediğimiz, Tanrı’nın bizi de içine dahil ederek tasarladığı bu öğrenme yolculuğunda, her şey gibi, ebeveyn olmayı da, anne ve babandan, onların sana yaptıklarından ya da yap(a)madıklarından, hissederek öğrenir ve içselleştirirsin. 


Bir gün sen de anne/baba olduğunda bu öğrendiklerini sana göre daha farklı bir şekilde paketleyip, ona istediğin makyajı yaparak kendi çocuğuna verebilirsin. Ama paketin içindekiler, zaman içinde sen bir şeyleri fark edip değiştirmezsen asla değişmez. Sen anne ve babandan hangi duyguları aldınsa çocuğuna da ancak o duyguları verebilirsin. 


Bazı duyguların çekmecesi boştur sende, annen ve baban çocukken sana onları ver(e)medikleri için. Sen bir yetişkin olarak, hangi çekmecelerinin boş olduğunu fark edip, onları ne zaman kendin doldurmayı başarabilirsen ondan sonra çocuğuna da o duyguları verebilir, kendi ebeveynlerinden daha farklı bir anne/baba olabilirsin. 


Ya da sadece davranış ve cümlelerine bakarak, ebeveynlerin gibi olmadığını iddia edip, senin onlardan farklı bir ebeveyn olduğuna kendini inandırabilirsin. İnsanın çocukken gerçek bilgiyi, söz ve davranışlardan değil, ebeveyni ile arasında kurabildikleri duygusal bağdan ona akan duygular aracılığıyla aldığı gerçeğini es geçebilirsin.


Bir gün hayat, çocuğunun da seninle aynı yaraları taşıdığını vurur senin de yüzüne. Sorgularsın kendi ebeveynliğini, ben kendimce her şeyi farklı yaptım, nasıl oldu da yine böyle kendimden bir suret daha yarattım diye…


Haşim Arıkan


Fotoğraf : Unsplash / David Peters

Hiç yorum yok: