Hatırlıyor musun?
En son ne zaman emindin, doğru yolda yürümekte olduğundan?
En son ne zaman geleceğine dair kocaman bir gülüş vardı yüzünde?
En son ne zaman yarını düşününce kendini rahat, huzurlu, güvende ve mutlu hissettin?
Yarın!
Dünden ona sızmaya çalışan, önyargılar, kuşkular, tereddütler, korkular!
Dün ne kadar zor olursa olsun, insan dünü bugünün öğretmeni yapmayı başarabildiğinde, aslında elinde her gün zenginleşen ne büyük bir hazine var.
Yarın,
Yeni bir gün.
Her yeni gün, dünden farklı yeni bir şey daha denemek, yeni bir düşün daha peşine takılmak için yeni bir fırsat.
Hayat, hiç bitmeyen bir düşler ve gerçekler yarışı.
Düşler her zaman önden gidiyor yarınlara, gerçeklerse onu takip edip son sözü söylüyor.
Yaşam bir taraftan bizi düş kırıklığına uğratıp diğer taraftan bize sürekli yeni ipuçları veriyor.
Peki o zaman önemli olan ne?
Sadece düşünebilmek, yarını bugünde düşleyebilmek mi?
Yarın olduğunda gerçeğe dönüşmeyen dünün düşünceleri için kızıp öfkelenmek, sürekli yeni, yeni yargılar, korkular üreterek yola devam etmek mi?
Yoksa düşüncelerinle yarının arasındaki ilişkiyi çözebilmek, hangi düşüncelerin yarını kirlettiğini, yaraladığını, hangi düşüncelerin yeni yarınlar yarattığını fark edebilmek , dünün kalıpları yıkarak, her gün yeni bir son daha yaparak, hayatında sürekli yeni yeni gerçekler üretebilmek mi?
İnsan kendine ve hayata olan inancını kaybedip, yarınları sürekli korkarak, hiç bir şey yapmadan harcarsa, elinde boş dünlerden başka ne kalır ki?
Haşim Arıkan
Fotoğraf: Unsplash / Lesly Juarez
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder