Düşündün mü hiç?
Seni her sabah yatağından neyin uyandırdığını?
Hergün nereye doğru, neden gitmekte olduğunu?
Bu hayatın ne için yaşandığını?
Varlığının yaşamın bir yerinde, bir şeyleri hiç değiştirip değiştirmediğini?
Adına yaşam denilen bu büyük armağanın sana neden verildiğini?
Düşündün mü hiç?
Bugüne kadar hangi yolları izledin?
Kimlerin yaşamlarına dokundun?
Dokunuşlarınla onların hayatında neleri değiştirdin?
Sevginle nelerin değerini çoğalttın?
Kimlerin seni gördüğünde içi neşeyle doldu?
Onlara her zaman sevip, anlamlarını hiç bir zaman değiştirmek istemeyecekleri neleri sen yaşattın?
Kimlerin kendilerini açığa vurabilmelerine, gerçekte kim olduklarını anlayabilmelerine sen yardım ettin?
Kimler senin mutluluğunu görüp, kendi mutlulukları için cesaretlendi?
Kimler senin sayende kalplerindeki gerçek duyguların o muhteşem enerjisini hissetti?
Düşündün mü hiç?
Varlığınla dünyada nasıl bir fark yarattın?
Hangi gerçekliklerin yaratılışında sen rol aldın?
Hangi duyguların, hangi düşüncelerin başlangıç noktasında sen vardın?
Hangi ihtimaller senin sayende hayat buldu?
Senin sayende evrenin akışı nerede, nasıl farklılaştı?
Sen olmasaydın evrende acaba neler hiç yapılamamış olarak kalırdı?
Düşündün mü hiç?
Senin herşeyin bir parçası olduğun gibi herşeyin de senin bir parçan olduğunu.
Bir çok başlangıcın öncesinin, bir çok bitişin sonrasının sen olduğunu.
Kendini akıp giden bir nehir gibi hissetsen de akmakta olan suyun ulaştığı son noktanın koskoca bir deniz olduğunu.
Bu dünyaya asla öylesine gelmedin.
Ve bir gün asla öylesine veda edip gitmeyeceksin.
Herşeyin bir nedeni, bir anlamı olduğu gibi senin hayata gelişinin de bir amacı, bir anlamı, bir değeri, bir önemi var.
Birbirini tetikleyen, birbirine karışan, birbirinin içinde eriyip, birbiriyle tamamlanan, bütün hareketlerin, bütün seslerin, bütün amaçların, bütün özlemlerin, bütün çilelerin, bütün mutlulukların, bütün acıların, bütün iyi ve bütün kötü şeylerin oluşturduğu evren de ki, birlik, bütünlük ve mükemmeliği, fark ettin mi hiç?
Varlığının, evrenin o muazzam kurgusu içinde hangi önemli görevleri üstlendiğini, hangi güzellikleri, hangi mükemmellikleri tetiklediğini, hangi olumsuz ihtimalleri doğma şansı tanımadan yok ettiğini,
Düşündün mü hiç?
11 Ekim 2010
Seni her sabah yatağından neyin uyandırdığını?
Hergün nereye doğru, neden gitmekte olduğunu?
Bu hayatın ne için yaşandığını?
Varlığının yaşamın bir yerinde, bir şeyleri hiç değiştirip değiştirmediğini?
Adına yaşam denilen bu büyük armağanın sana neden verildiğini?
Düşündün mü hiç?
Bugüne kadar hangi yolları izledin?
Kimlerin yaşamlarına dokundun?
Dokunuşlarınla onların hayatında neleri değiştirdin?
Sevginle nelerin değerini çoğalttın?
Kimlerin seni gördüğünde içi neşeyle doldu?
Onlara her zaman sevip, anlamlarını hiç bir zaman değiştirmek istemeyecekleri neleri sen yaşattın?
Kimlerin kendilerini açığa vurabilmelerine, gerçekte kim olduklarını anlayabilmelerine sen yardım ettin?
Kimler senin mutluluğunu görüp, kendi mutlulukları için cesaretlendi?
Kimler senin sayende kalplerindeki gerçek duyguların o muhteşem enerjisini hissetti?
Düşündün mü hiç?
Varlığınla dünyada nasıl bir fark yarattın?
Hangi gerçekliklerin yaratılışında sen rol aldın?
Hangi duyguların, hangi düşüncelerin başlangıç noktasında sen vardın?
Hangi ihtimaller senin sayende hayat buldu?
Senin sayende evrenin akışı nerede, nasıl farklılaştı?
Sen olmasaydın evrende acaba neler hiç yapılamamış olarak kalırdı?
Düşündün mü hiç?
Senin herşeyin bir parçası olduğun gibi herşeyin de senin bir parçan olduğunu.
Bir çok başlangıcın öncesinin, bir çok bitişin sonrasının sen olduğunu.
Kendini akıp giden bir nehir gibi hissetsen de akmakta olan suyun ulaştığı son noktanın koskoca bir deniz olduğunu.
Bu dünyaya asla öylesine gelmedin.
Ve bir gün asla öylesine veda edip gitmeyeceksin.
Herşeyin bir nedeni, bir anlamı olduğu gibi senin hayata gelişinin de bir amacı, bir anlamı, bir değeri, bir önemi var.
Birbirini tetikleyen, birbirine karışan, birbirinin içinde eriyip, birbiriyle tamamlanan, bütün hareketlerin, bütün seslerin, bütün amaçların, bütün özlemlerin, bütün çilelerin, bütün mutlulukların, bütün acıların, bütün iyi ve bütün kötü şeylerin oluşturduğu evren de ki, birlik, bütünlük ve mükemmeliği, fark ettin mi hiç?
Varlığının, evrenin o muazzam kurgusu içinde hangi önemli görevleri üstlendiğini, hangi güzellikleri, hangi mükemmellikleri tetiklediğini, hangi olumsuz ihtimalleri doğma şansı tanımadan yok ettiğini,
Düşündün mü hiç?
11 Ekim 2010
Haşim Arıkan
Fotograf : Breaking dawn
23 yorum:
Nefis bir yazı, teşekkür ederim...
insanların birbirlerine görünmez bağlarla bağlı olduğuna inanırım ben. bu yüzden benim varlığım da yokluğum da başka insanların varlıklarını, hayatlarını, yokluklarını iyi-kötü, az-çok etkiliyor mutlaka...başkalarının beni etkilediği gibi...
Harika, düşündüm evet!
Teşekkürler
çok güzel bir yazı...
yazı müthişti!
tam baş ucuna asmalık.
hatta belki yaparım bile izninizle..
her gün okunmalı.
Çok özel bir yazı olmuş, paylaştığın için teşekkürler.
Bu güzel yorumların hepsine çok teşekkürler. Okuyan, yorumlayan herkese çok teşekkürler. Sevgi ve saygılar...
İlk ziyaretim blogunuzu. Daha ilk okuduğum yazıda kelimenin tam anlamıyla çarpıldım desem... Ve herşey bir yana "Yorumunuzu Bırakın" kısmına düştüğünüz notlar.. Haklısınız kim olduğunuzun hiçbir önemi yok sadece okuyana hissettirdikleriniz var kalıcı olan. Ne mi hissettim? Düşündüm, yazılan her bir cümleyi kendi hayatımla karşılaştırmalı olarak düşündüm.
Bazende sadece düşünmemek , bazı şeyleri uygulamak lazım , çok güzel bir yazı
sık sık düşünürüm bu sorduklarınızı çoğu zaman cevapsız kalır sorular. cevapları bulabilir miyim dersiniz?kopyalayıp sürekli görebileceğim biryere asmak istedim,ama kopyalama yapılmıyor.rica etsem yazıyı mail atabilirmisiniz?
Yargılamadan, koşullandırmadan, bir anlam yüklemeden, hiç bir beklentiye girmeden yaklaşabilirseniz merak ettiklerinize mutlaka aradığınız cevaplarını göstereceklerdir size...
Sorular hep soruları doğurduğunu ögretmediler bıze...
Güzel düşler peşinde koşarken hep yandık ve hep ebe olduk,gözlerimiz gerçekleri görmekden sıkıldı parçalandı,bölündü içimizle beraber...
İnsanın dönüp kendisine bakmasını sağlayan, ben nereye gidiyorum ya? dedirten süper bir yazı olmuş. Sevgiler.
Yazılarınızla huzur buluyorum.
Benim dokunduğum gibi benim hayatıma dokunan insanların da benim için ne kadar önemli olduklarını düşünüyorum da hepsine şükranlarımını sunuyorum. Artk hayata daha sevgi dolu bakabiliyorum canım kardeşim.Hayat ne sensiz ne bensiz ne de onlarsız olabilir.
Okuduğun bu satırları yazarken hiç bir kimliğim yok yada bir sürü farklı kimlik taşıyorum.
Bazen benim, bazen senim, bazen de herhangi biriyim. Belki de hiç kimseyim. Bazen erkek, bazen kadın, bazen çocuk, bazen yaşlıyım. Belki de herkesim.
Önemli olan yazanın kim olduğundan ziyade, onların sana hissettirdikleri, sana düşündürdükleri değil mi zaten…
...................
Aynen böyle ancak şu hayatımıza dokunanlar daha nazik olsalar sanırım henüz farkında değiller sağa sola çarparak zarar vererek ilerliyorlar onları düşününce sevgi filan duyamıyorum nefret kaplıyor içimi...
bu güzel satırlar insanın kendisini fark etmesini ,özel hissetmesini sağlıyor.. ne güzel anlatmışssınız insanın var olmasının sebeplerini..teşekkürler
Merhaba
Düşündüm,düşünüyorum
Yalnız şu cümlenizi epeydir düşünmemiştim.
"Düşün,Sen olmasaydın evrende acaba neler hiç yapılamamış olarak kalırdı?"
Bu anlam için ve yazılarınızda ki emek için teşekkür.
Sevgilerimle
olağanüsti bir yazı...tşkler..
Çok güzel bir yazı olmuş.
Elinize emeğinize sağlık.
Uzun zaman önce okumuştum bu günün yine yeniden başka bir göz ile okudum , Çok güzel.....
Emeğinize sağlık çık güzel bir yazı olmuş.
çok teşekkür ederim.
Yorum Gönder