2 Haziran 2013

İnsanlar karşısındakilerin sözlerine değer vermezlerse, gerçekler onlara o sözlerden daha yüksek sesle konuşmaya başlar...


Zamanın adının daha zaman olmadığı zamanlardı o zamanlar.
Çok azdı yeryüzünde, kendisine “insan” adı verecek olan canlılar.
O zamanlar hepsi Adem ve Havva’dan olma birer masum canlıydılar.

"Kardeştiler , arkadaştılar, akrabaydılar,  dosttular"

Zaman dedikleri şey akmaya başladı.
Çoğaldılar.
Dünyanın dört bir yanına dağıldılar.

16 Nisan 2013

Hayat bilinmeyen bir ülkede uzun ve çetin bir yolculuk gibi...


Dolu dolu yaşamak istiyorsun, herkes gibi sen de duyusal varoluşu arzuluyorsun.
Arzuların  seni yeni, farklı deneyimlere doğru  sürüklüyor.
Her yeni deneyimse, yeni bir keşfe, kendini biraz daha bilişe.

Yaptığın seçim sonrası yaşam şansı bulan her deneyim, ilk önce bilinci kıpırdatıyor.
Bilinç, zihni yaşanmakta olanı projekte etmesi için uyandırıyor.
Zihin onu, yılların onda oluşturduğu düşünce kanallarına, kendi tarzına göre senin için renklendiriyor.

Kimi zaman dünyayı keşfetmek adına kendini unutuyorsun, kimi zamansa kendini bilmek için dünyayı.
Gece gündüz gibi sürekli birbirini takip eden bu, kendini hatırlama ve unutma zihin halleri arasında hayatın boyunca sona ermeyen bir  med cezir yaşıyorsun.
Kimi zaman gerçeğin çekim gücüne kaptırorsun kendini, kimi zaman sahte olanı red edip ondan uzaklaşmaya çalışıyorsun.
Bu dönüşümlü olarak birbirini izleyen ruh halleri arasında sürekli sallanıp duruyorsun sen de herkes gibi.
Bu sallanışlarınla, gel-gitlerinle aslında hayat örgünü her gün biraz daha dokuyorsun.

Durmaksızın devinmek, keşfetmek, gelişmek, ne yaparsan yap değişmeyecek olan tek kaderin. 
Beyninde uçuşan tüm sorular her zaman zihnin senin için projekte ettiği film hakkında. 
Cevaplarsa senin düşüncelerine, senin neyin gerçek olduğu inancına bağlı.

Ve eğer birgün zihnini fethedip, onun ötesine geçmeyi başarabilirsen, düşüncelerini, duygularını, sözcüklerini, eylemlerini de aynı hizaya getirebiliyorsun.
Herşey birlik, bütünlük içinde olduğunda, içte ve dışta süre gelen savaş sona eriyor, olmakta olanla ahenkleşiyorsun.

Ve işte o andan sonra sen artık hayatla uyumlu bir şekilde dans etmeye, onun tadını çıkarmaya başlıyorsun.

16 Nisan 2013
Haşim Arıkan

Fotograf : House M.D.

6 Nisan 2013

Dönüşüm de ,dönüştüren de, dönüşen de sensin...



Ne tuhaftır aslında;

Hem yaşamla uyum içinde akıp gitmek ister, hem de yaşamla inatlaşırsın.
Sırf istemediğin için, kendini bir çok şeyden mahrum bırakırsın.
Koşullanmış zihnin, algılamak yerine eski bilgilere göre değerlendirmeyi  seçer, farklı olan ne çok şeyi birbirine benzetip,  ne çok yeni  görüntüyü, farklı sesi, deneyim fırsatını ıskalarsın.

Önündeki yol her an değişmekteyken, sen inatla, seni ulaşmak istediğin yere götürecek sabit bir haritanın peşinde koşarsın.
Hayat, birbirini izleyen olaylar zinciridir ama sen sürekli birşeylere tutunup, yapışır onlarla birlikte hareket etmeye çalışırsın.

Sözün özü dostum, sen fark edebildiğin kadarsın.

Kabul etmelisin ki sen, kendinin hem yaratanı, hem de tutsağısın.
Hayatın ancak düşünebildiğin kadarını kendine yaşatırsın.

Deneyimlerini sözcüklerle sınırladığında, düşüncelerinle kısıtladığında muhteşem ve görünmeyen birçok şeyi kaçırırsın.
Farkına varamazsan eğer, sen de herkes gibi, bilmeye değil, bilinenlere alışırsın.

5 Nisan 2013
Haşim Arıkan


Fotograf: James Dean

3 Mart 2013

Günlük normallik gösterilerim...


Kendim için bugün farklı bir yol seçsem diyorum.
Bugün hergün sergilediğim normallik gösterilerimi sergilemesem.
Yani olmam gereken olmasam.
İyi olmak adına bir şey yapmasam.
Bugün sadece yaşasam.
Benim için en iyi olduğuna karar verdiğim şey yerine, ne olacaksam bugün onu olsam.
Ne yapacaksam onu yapsam.!

10 Ocak 2013

Sen de olmayan neyi ben sana verebilirim ki?



Bir kaç gündür keyfim pek de yerinde değil.  Biraz olsun rahatlayabilirim umuduyla onunla sohbet için fırsat kolluyorum.  Ara, ara kapısının önünden geçiyorum. Şansıma, ya odasında yok, ya da birileriyle toplantı halinde. En sonunda onu odasında yalnız yakalar yakalamaz kendimi içeriye atıyorum. Yüzüme bakıp da halimi fark edince gülümsüyor sadece ve ilk cümle için susup, sözü bana bırakıyor.

“Karmakarışığım bu aralar. Kendimi sanki düşünce bulutlarının içinde kaybolmuş gibi hissediyorum. Kafamın içinde sürekli bir mırıltı, bir faaliyet var. Kendimle ilgili bir sürü cevapsız soru, bir yığın zayıf düşünce sürekli uçuşup duruyor beynimin içinde. Beni bu durumdan kurtaracak bir sırrın varsa lütfen bana söyle.”