Bir kaç gündür keyfim pek de yerinde değil. Biraz olsun rahatlayabilirim umuduyla onunla sohbet için fırsat kolluyorum. Ara, ara kapısının önünden geçiyorum. Şansıma, ya odasında yok, ya da birileriyle toplantı halinde. En sonunda onu odasında yalnız yakalar yakalamaz kendimi içeriye atıyorum. Yüzüme bakıp da halimi fark edince gülümsüyor sadece ve ilk cümle için susup, sözü bana bırakıyor.
“Karmakarışığım bu aralar. Kendimi sanki düşünce bulutlarının içinde
kaybolmuş gibi hissediyorum. Kafamın içinde sürekli bir mırıltı, bir faaliyet
var. Kendimle ilgili bir sürü cevapsız soru, bir yığın zayıf düşünce sürekli uçuşup duruyor beynimin içinde.
Beni bu durumdan kurtaracak bir sırrın varsa lütfen bana söyle.”
Gülümsüyor. “Biliyor musun? Senin tek bir sorunun var aslında. Kendine bir
türlü güvenememen. İhtiyacın olan tüm kendini bilişe her zaman sahipsin. Lütfen
kendine sana kendini kanıtlaması için şans ver. İçinde daha derinlere ulaşmak, içindeki
zenginliklerle, bilgeyle tanışmak için daha fazla çaba harca. Yaptığın
sorgulamalara bütün zihninle, kalbinle, tüm varlığınla katıl. Kendine sorunu yöneltikten
sonra, onun içine işlemesine, mayalanmasına izin ver. Sen de fark edeceksin ki aslında aradığın
cevaplara ulaşmak için kendinden başka hiç kimseye ihtiyacın yok.
Söyler misin? Ben sen de olmayan neyi sana verebilirim ki? “
Eminim ki ben zihnimdeki
düşünce bulutları içinde kendimi kaybolmuş hissederken, o aynı bulutların
içinde, masmavi gökyüzünün, güneşin, ayın, yıldızların tadını çıkartıyor.
Aramızdaki tek fark ise düşüncelerimiz! "Neyin gerçek olduğunu düşündüğümüz!"
10 Ocak 2013
Haşim Arıkan
Fotograf: Christian Bale