2 Ekim 2012

Hayatımı ben mi şekillendiriyorum, yoksa hayat mı beni?

Daha ne kadar sürecek bu;
Ne yaparsam yapayım içimdeki bir türlü doymayan açlık.
Neyi koyarsam koyayım bir türlü dolmayan boşluk.

Daha kaç kere tekrarlanacak bu,
Hakkımdaki fikirlerimle kendi önümü tıkayış.
Zihnimde kayıtlı düşünceleri terk ettiğimde, geriye bana kalan hiçliğimi, umutlarla, düşlerle kapatış.
En ufak bir kıvılcımda mutluluğun peşine takılıp, en küçük bir rüzgarda büyük bir acının içine batış.
En küçük bir kıvılcımla hayallere tutunup,ilk düşkırıklığında öfkeyle kavruluş.

Daha ne kadar sürecek bu;
Hayatın birbirine hep karşıt bir dizi arzular geçidi olduğunu unutup, onu tek bir kalıcı arzuya dönüştürmeye çabalıyış.
Sürekli tekrarlanan haz güvencesini mutluluk sanış.

Daha kaç kere tekrarlanacak bu,
Bir şeylerin peşine takılıp, ben’den sıyrılıp kaçıp, yolun sonunda ben’e yeniden kavuşuş.
Geçici olanın içinde tek kalıcı olana, gerçek olmayanın içinde tek gerçek olana her seferin de yeniden sımsıkı sarılış.

1 Ekim 2012 
Haşim Arıkan

3 yorum:

ali zafer sapci dedi ki...

Severek iki kez okudum ve düşündüm, düşündürdünüz! Teşekkürler.

kara kitap dedi ki...

aylar sonra merhaba :)) tam da bu yazdıklarınız yüzünden derin bir umutsuzluk içindeyim.bugün psikoloğumla randevum var. kendisine tam da bu cümleleri kuracağım. hayatımı ben şekillendiremiyorum.o beni alıp sürüklüyor.bu durumdan sıkıldım.

MeaCulpa dedi ki...

Evet aylar sonra merhaba, yeniden bir şeyler yazabilmek güzel...