3 Ekim 2012

Gerçek eşit olarak herkes içindir, fakat onu kavrayabilmek için gerekli yeteneğe herkes eş zamanlı sahip değildir...



Kapısının önünden geçerken keyifsiz olduğunu görünce, toplantısının istediği gibi geçmediğini anlayıp sessizce odasına süzülüyorum. Başını hafifce kaldırıp da içeri girenin ben olduğumu fark edince , bir gülümseme yayılıyor yüzüne.“Ne iyi ettin de uğradın” diyor. "Biliyor musun, ne zor şey aynı anda, aynı düzlemde olmadığın birine bir şeyler anlatmaya çalışmak. Türkçe bilmeyen birine harika bir Orhan Veli şiiri okumak gibi. Ona okurken seni müthiş heyecanlandıran o harika şiir, o an onun için karmakarışık sesler kalabalığından başka hiç bir şey değil bence."

"Işığı görmüşsün işte, boşver filmi önemseme" demek geçiyor içimden ama nedense susup, ben de ona sadece gülümsüyorum...

2 Ekim 2012
Haşim Arıkan 

3 yorum:

cem dedi ki...

bakakalırım giden geminin ardından
atamam kendimi denize hayat güzel
serde erkeklik var ağlıyamam

gel de anlat bunu dediğin gibi. hatta türkçe bildiği halde anlatamayacağın o kadar çok insan var ki. güzeldir yani ortak dil..

kara kitap dedi ki...

izin vermiyor içimdeki eşik
onca yol tarif ettim, şimdi bilmiyorum
araf mı dumrul mu geçemediğim
yürüyüp geçsem içim duracak sanki
dursam, kederimden öleceğim

Murathan Mungan

işte öyle zamanlarda insan bazen diyor ki "duvara anlatsam anlamıştı" duvar bile çoğu kez anlamamakta direnen, sabit fikirli birinden daha anlayışılı olabiliyor.

Unknown dedi ki...

insanlara bir şeyler anlatma konusundaki isteksizliğimi çok güzel açıklamış bu yazı.