8 Kasım 2009

Ve ben onları neden ve nasıl sevmediğimi hatırlamak istemiyorum.

Sohbetlerinin kolay kolay sona ermeyeceğini iyi bildikleri için, hepsi salondaki koltuklara -adeta- gömülmüş bir haldeydi. Bir yandan sigaralarını tüttürüp, bir yandan şaraplarını yudumlarken, uzunca bir aradan sonra yeniden birlikte olmanın coşkusuyla, saatlerdir durmaksızın konuşuyorlardı, -Cahit Sıtkı’ya göre yolun yarısını biraz geçmiş olan - dört genç kadın. Konu dönüp dolaşmış, bir süre sonra yine gelip geçmişe dayanmıştı çoğu zaman olduğu gibi...

“Düşündünüz mü hiç? Ne çok konuşuyoruz değil mi geçmiş hakkında? Bence bunun sebebi onu istesekte asla bozamıyor olmamız. Düşünüyorum da. Aslında onu değiştiremiyor olmamız çok daha iyi... Yıllar geçtikçe olgunlaşarak ona dönüp tekrar bakabilmek... Kendini kandırmadan... Hiç bir şey ummadan... Sadece... Evet sadece bakabilmek... Bence güzel olan, bizi sürekli geçmişe çeken şey kesinlikle bu...”

“Ben sana pek katılmıyorum bu konuda. Bence insan geçmişine dönüp baktığında çoğunlukla hatalarına takılıyor. Yapmış olduğu hataların bedelini de, şimdiki zamanda çektiği acıyla ödüyor. Çektiği acı ise, o yaşadıklarını ölümsüz kılıyor. Benim pek de memnun olmadığım, tuhaf bir döngü bu. Yapacak çok da fazla bir şey de yok. Belki de söylendiği gibi, tecrübe hanemize bir çizik atıp, kaldığımız yerden aynen devam edebilmeyi becerebilmek lazım...”

“Biliyor musunuz ben ne düşünüyorum bu konuda? Bence insan geçmişe dönüp baktığında en çok vermiş olduğu kararlara takılıyor. Ve bu gördükleri karşısındaki mutsuzluğunun esas sebebi de söylediği gibi, o zaman, o kararları verirken seçeneğinin az olması değil aslında, tam tersine seçeneğinin fazla olması. Onca seçenek arasında ne yaptığını bilemeden bir karar vermek zorunda kalıyorsun... Sonrası ise, verdiği bu karardan dolayı duyduğu, insana acı veren bir pişmanlık...“

Artık konuyu değiştirelim mi? Ne dersiniz? Çünkü ben geçmişimi hatırlamak, onun hakkında konuşmak istemiyorum. Yaşamış olduklarım, benim hayatta sevmediğim şeylerin tümünü ifade ediyor. Benim için. Ve ben onları neden ve nasıl sevmediğimi hatırlamak istemiyorum. Eğer kendime onları hatırlamak için izin verirsem, geçmişe tekrar dönmem gerekecek. Ve ben, o zaman kendimi bir kez daha tutabileceğimden emin değilim.

Hadi geçmişi artık bir kenara bırakıp , kadehlerimizi geleceğe kaldıralım. Geleceğimizin şerefine...”

Üçü de onun neden böyle konuştuğunu çok iyi bildikleri için sustular. Üçü de en azından onlar için özel olan bu gece de, onun yaşadıklarını hatırlayıp bir kez daha kocayıp, bir kez daha yorgun düşmesini istemedi.

Zaten hangimiz, hangimizin hayatta hangi yolları izlemek, hangi işleri yapmak, hangi acıları çekmek için seçildiğini biliyordu ki? İnsanın kendisinden başka kim, yaşadıklarının ona ne kadar yol aldırdığını fark edebiliyordu?

Çok kısa bir sessizlikten sonra, dört kadının kadehi, onları beklemekte olan geleceklerinin şerefine havada buluştu....

08 Kasım 2009

5 yorum:

sagittarius dedi ki...

insan gerçekten istese de bozamaz mı geçmişi? onun hakkında konuşmak onu değiştiremediğimiz için mi sahiden???

yoksa onun hakkında konuşmak onu değiştirme çabasından başka bir şey değil mi? insan geçmiş hakkında konuşarak, en azından kendinin geçmiş için algısını değiştirmek, buna kendini inandırmak istiyor olabilir mi?

bilemedim...

Aşk ve Zehir dedi ki...

Gecmisle ve gerceklerle yüzlesme korkusu..
Dünyadaki hicbir aci ve korkuya benzemez. Cünkü yine kendini öldürebilen ve yikan tek korkudur bu.
Dönüp baktiginda gecmis(in)e her sefer kendi katilin olmak..

sufi dedi ki...

Geçmişte yaşadıklarımızın bize ne kadar yol aldırdığının farkına vardığımızda zaten biz de olmuşuz demektir.Geçmişe ve bize kazandırdıklarına teşekkür edip dudaklarımızdan çıkacak bir nefesle onları evrenin affedici sonsuzluğuna emanet etme erdemine işte o gün ulaşırız.Sevgiler bizi biz yapanlara.

Nihan dedi ki...

Geçmişte kendimle gurur duymadığım şeyler yaptım evet.
Şimdi dönüp hatırladığımda "şu anki aklım olsaydı o şekilde yaşamazdım" dediğim şeyler var evet.
Hayalimde o insanlarla biraraya gelip keşke o şekilde yaşanmasaydı diye sohbetler ettiğim oluyor. Bir çeşit barışma isteği mi, bilemiyorum.
Ama şundan eminim ki beni üzen tüm o anılar olmasaydı ben ben olmazdım. O zaman nasıl pişmanlık duyabilirim ki....duyamam..
yalnızca saygı ve ardından şükür.. beni benden daha iyi bilen ve gören "ben"e şükür...

Adsız dedi ki...

Dilerim ben o dört kadından daha farklı anarım geçmişimi;yolun yarısını geçtikten sonra. Şimdilik gayet iyi geçmişimle aram; çok şükür.