23 Eylül 2009

Öteki sen!

Senin de kuralların var değil mi? Senin de beyninde, kendine dair oluşturduğun imajlar... Nasıl olman, nasıl yaşaman, nasıl davranman gerektiğine dair.

Peki ya sen!

Hani o, yalnız olduğun zamanlarda, kendini rahat hissettiğin ortamlarda, ortaya çıkmasına izin verdiğin öteki sen! O, ne düşünüyor bu konuda? Acaba hangi ipuçlarını yolluyor sana? Onu belki bir gün anlarsın umuduyla! Hadi..., kapat gözlerini hissetmeye çalış yaşadığın o anları bir kez daha.

Hatırla… Kendine, öteki sen olmak için izin verdiğin o anlardan aldığın hazzı. O anlarda içinde kabaran o coşkun enerji ile yaşadıklarını ve yaşattıklarını. Özgürce attığın o keyif dolu kahkahaları.Tüm farkındalığın sadece yaşadığın anda olduğu için; o anlarındaki dokunuşlardan aldığın o yoğun hazzı, o anlarındaki keyifli bakışlarda gördüğün o ışıltıları, o anlarda duyguların nasıl kuralsız ve imajsız içinden taşıp, ortalıkta keyifle dolaştığını.

Hayatını her zaman öteki sen olarak yaşayamamana sebep, o içindeki korkular değil mi?

Sana engel olan, öteki sen olursan; kabul ve saygı görmeyeceğin… takdir edilmeyeceğin… yalnız kalacağın… red edileceğin… sevilmeyeceğin korkuları değil mi? Onlar içine kök salmış koskocaman bir ağacın kesmekle bitiremeyeceğin dalları sanki!

Aslında şöyle kendinden bir adım geri çekilip düşününce, ne kadar garip bir durum değil mi, insanın sevilmek, kabul görmek için, içinden geldiği gibi davranmak yerine, oluşturduğu kurallara, imajlara ihtiyaç hissetmesi? Özgün ruhunun, arzuladığı, istediği şeyleri kendine sağlayamayacağına inanmayı seçmesi!

Düşünüyorum da… Acaba, insanın etrafındakilerin beğenisi, takdirini kazanması, kendi özgün ruhunu silmesine değer mi? Kendi özgün ruhunu silen biri, acaba gerçek mutluluğu deneyimleyebilir mi?

“Ben” diyebilir mi?

06 Eylül 2009
Haşim Arıkan

3 yorum:

Aşk ve Zehir dedi ki...

Bende bir masal anlatacağım size Haşim Bey:
Zamanında içindeki diğer BEN ile yaşamasına engeller olan bir kız varmış. O'nu O olmaktan çıkaran, kalıplara sokan ve bir çember içine alıp daraltan. Başkalarına uyarak yaşanılan bir düzenin doğru olduğunu düşünürmüş. Günler geçmiş,geçmiş arada arkasına dönüp bakıyormuş ama sürekli olduğu yerde sayıyor, bir adım ilerleyemiyormuş!
Anlamış ve görmüş ki aslında kalıplar içinde yaşarken esas yalnız kalıyormuş ve aslında alaylı bir saygı görmekteymiş!
Silmiş, tüm öğretileri,öğretilenleri ve bildiklerini..

Artık o BEN yok, içimdeki BEN ile yaşamayı öğrendim, geçmiş içinse birşey yapamam ama şimdi dönüp baktığımda yol alabildiğimi görüyorum ve daha bir BEN olarak bakabiliyorum şimdi. Gördüğüm saygı gerçek, yalnızlığım bile esaslı şimdilerde..

Adsız dedi ki...

Haşim bey yüreğinize sağlık.harika yazmışsınız.

kara kitap dedi ki...

içimdeki beni o kadar derinlere gizlemişim ki ona ulaşamıyorum.yol nerden gider biliyor musunuz?ilk adım ne olmalı?biliyorum ilk adımı atarsam gerisi gelecek.yerimde sayıyorum acıyla, nereye gideceğimi bilmeden.