9 Mayıs 2009

Mutlu olma cesareti...

Senin gibiyim.
Sessiz görünsemde, düşüncelerim akmaya devam ediyor benim de beynimin içinde.
Bende artık hayattan hiç bir şey beklemiyorum.
Kendimi yalnız ve terk edilmiş gibi hissediyorum.

Aynı zamanda aynı mücadeleyi veren iki yalnız varlığız seninle.
İkimizinde sessizliğinde aynı itiraflar saklı.

Işığın yada karanlığın olmadığı anlamsız bir boşlukta.
Yok olmayan ama yerinde de durmayan tuhaf bir sisin ortasında.
İsteyerek sürdürülen bir sürgünün yalnızlığı bu yaşadığımız.

Sana benziyorum.
Ben de senin gibi içimdeki en güçlü duyguları ustaca sahteleştirip yok ediyorum.
Ben de aslında gerçek olmayan şeyleri gerçekleştirmek için mücadele ediyorum.
Ben de uzanıp alınmamış, tatmin edilmemiş duygular düzeyinde yaşıyorum.
Bende senin gibi iyileşmelerine izin vermediğim yaralarımı yorgun şefkat anlarımla tımarlıyorum.

Ben de suçluyum. Tıpkı senin gibi.
Yaşadığım bu çaresizlik duygusunun bana öğretilmesine izin verdiğim için,
Hissetmediğim bir hayatı sahte olarak yaşadığım ve buna razı olduğum için,
Elde edebileceğim yada yok edebileceğim tek mutluluğun, kendi mutluluğum olduğunu kabul etmediğim için,

Mutlu olma cesaretini bir türlü gösteremediğim için,

08 Mayıs 2009
Haşim Arıkan

10 yorum:

Bekir Birincioglu dedi ki...

Harika olmus yine döktürmüssün. Kalemine saglik.

Pabuc dedi ki...

''Hissetmediğim bir hayatı sahte olarak yaşadığım ve buna razı olduğum için''bu tanım çok çok hoşuma gitti öyle güzel anlatmışsınız ki..yureğinize sağlık

Filiz Benera dedi ki...

Sahte yaşamamak için sanırım biraz fedakarlık yapmak gerekiyor. Kişi kendiyle hesaplaşıp kendini şeffaflaştırdığında, belki de biriktirdiklerini kustuğunda, temizlenip, arındığında herşey yavaş yavaş yoluna giriyor.
Birikenler tek tek seni terk ediyor ve hissediyorsun daha önce hissetmediğin gibi..
Belkide doğduğumuz gün gibi..
Cesaret sadece cesaret
Belki deli cesareti, belki çocuk cesareti..
Mutluluk için değer...
Kendinle tanış, sen kimsin biliyor musun ?

Belki de kişi mutsuzluğunun farkına vardığında bir an kendini bıraksa frenlemese ve o kuvveti kendinde bulsa herşey yoluna girecek.
Pozitif düşünce ve Sevgi.....
Ben denedim inanın işe yarıyor :)

sufi dedi ki...

Mutlu olmaya layık olanlardan ve kendini mutluluğa layık görenlerden olasın can dostumuz Haşim.Sevgilerimizle.

Adsız dedi ki...

elinize sağlık yüreğinizden dökülen her sözcük için çok teşekkürler,bizi bize anlatıyor,biraz olsun düşünmemizi sağlıyor.Ben de sizin annenizin ve tüm annelerimizin bu özel gününü kutluyorum.sağlıcakla kalın.

Kitap ve Demlik dedi ki...

Bir sonraki anneler gününde mutlu etme cesareti istiyorum karşımdakinden, çocuklarımdan. Bakalım kim mutlu etmeyi göze alabilecek? Hanidir bunu da sadece onların mutluluğu için istiyorum:))

Seyyah dedi ki...

bence, mutlu olmak değil de mutluluğu elde tutmak cesaret istiyor. beklenti eşiği çok yüksek değilse insanın öyle yada böyle mutlu oluyor. ama onu ne kadar elinde tutup, yetinebiliyor o tartılışır. dış etkenlere o kadar açık ki mutluluklarımız onları koruyup kollamak için çok cesur olmak gerekiyor. küçük umut askerleri dikmek lazım belki de mutluluğun çevresine:)) mutlu kalman dileğiyle, sevgiler..

Adsız dedi ki...

Virgülle mi bitmiş düşünceler,sanki devamı var gibi.
Ne güzel.

Adsız dedi ki...

''Elde edebileceğim yada yok edebileceğim tek mutluluğun, kendi mutluluğum olduğunu kabul etmediğim için,''
Bugün düşünüyorumda kandırmaya yok kendimizi.İnsanların arasında kalabalıkta yaşıyoruz.Biz ne kadar zorlarsak kendi içimizde mutluluk diye diğerleri bunu örseliyor,boşvermiş olmak büyük beceri.Ben kendimi sıradan görüyorum.Savaş verdikçe içimdeki kendi mutluluğuma yenik düşüyorum.Kapılıyorum her sıradan insan gibi diğerlerinin müdehalelerine..Kendimi kandırdığımı bile bile bunu yapmam beni yaralıyor.

kristalmavi dedi ki...

Köpüklerin arasından merhaba,
Güneşin tüm kızgınlığıyla kavurduğu, sıcaklığıyla yaktığı bir günde ısınmışken birden denize atlar ve içinin titrediğini soğuğun tüm bedenini sardığını hissedersin, güneşi sadece görmekle kalırsın çünkü o seni ısıtmaya yetmez artık, denizle meşguldür. Isınmak için yüzmeye başlar, kendi enerjini keşfeder soğukla savaşmayı öğrenmeye başlarsın, çırptığın ayaklarınla oluşturduğun köpüklerin mutluluğuyla yetinirsin başka bir köpük oluşturur suda kaybolmasını istemezsin, onları oluşturmak içinde enerjiye ihtiyacın vardır ve bunu soğuğa direnebilmek için iyi kullanmak istersin, güneş sana tekrar yüzünü göstermeye başlamış denizi de ısıtmanın anlamsız olduğunu öğrenmiştir. Bu sıcaklıkta erimek mi soğuk suda donmak mı diye düşünür ikisini de tecrübe ettiğin için ılık sularda güneşin eşliğinde yüzmek istersin üşümek de yanmakda ıstemezsın. Peki soğukta üşümeseydin güneşin sıcaklığını farkedebilecek miydin? Seni parıltısıyla nasıl mutlu ettiğini görmezden mi gelecek sırtını mı döneceksin? Uzaktan hergün doğuşunu ve batışını izlemekden yorulmayacak mısın?