31 Ekim 2007

Spiritüel adamın espritüel karısı...

Kadın: Biliyor musun? Herkes son günlerde bende gözlemledikleri büyük değişimin sırrını soruyor bana. Onların bu ilgisi ve merakı inanılmaz hoşuma gidiyor.
Adam: Hayatım bence insanların senin hakkında düşündüklerine odaklanmak yerine kendin hakkında düşündüklerine odaklanmalısın.
Kadın: Canım sen iyi misin? Hem şu elindeki kitabı artık bırakıp birazcık da benimle ilgilenebilir misin? Biliyor musun biz sanırsam evliyiz seninle? Ben kime konuşuyorum acaba? Delirtecek beni bu adamın, bu halleri. Allahım neydi suçum neden bana bunu layık gördün. Ne günah işledim de ben bu cezayı hak ettim.
Adam: Biliyor musun? Senin hatan bu işte. Sen Tanrı’yı sanki senin ebeveyninmiş gibi düşünüyorsun. Ondan hep ödüllendirmesini, yargılamasını ve cezalandırmasını bekliyorsun. Ama inan bana sen Tanrı'yı çok yanlış tanıyorsun.
Kadın: Söyler misin, daha ne kadar sürdüreceksin bu işkenceyi? Kafanda bununla ilgili belirli bir süre var mı?
Adam: Sana bir tavsiye, hayatını beklentisiz, sonuçlara ihtiyaç duymadan yaşayabilmeyi denesene. Gerçek özgürlüğe ancak böyle ulaşılabildiğini işte o zaman hissedeceksin.
Kadın: Hayatım sanırım senin beyin lopların arasında fıtık oluşmuş. Bilinç merkezine aşırı baskı yapıyor. Senin için artık üzülmeye başlıyorum. Geçip geçmeyeceği konusunda ciddi endişelerim var.
Adam: Sen benim için endişelenmeyi bir kenara bırakıp kendin için endişelensen iyi edersin. Kendini biraz olsun iyileştirmeyi denesene. Eğer yüreğini iyileştirebilirsen gerçekten özgür olabilirsin. Biliyor musun, yapman gereken şey o kadar basit ki aslında, ihtiyaç duyduğun anlarda sadece kendine şu soruyu soracaksın “Sevgi şimdi ne yapardı?”
Kadın: Sevgi şimdi ne yapar biliyor musun? Yerdeki terliği kaptığı gibi..... Ver şu elindeki kitabı bana. Allah kahretsin. Seni yine mi spiritüel kitaplar okumaya başladın.
Adam: İnan ki elindeki o terliğin enerjisine ihtiyacın yok. İçinde çok büyük bir kaynak var onunla iletişim kurman gerekiyor. Aaaaahhhhhhh aşkım ne olur bana emanet olan bu bedene zarar verme ahhhhhhh..............

31 Ekim 2007
Haşim Arıkan

6 yorum:

tutsak dedi ki...

:) :) :)
Harika sevgili Haşim sabah sabah beni çok güldürdün sende herdaim gülersin inşaallah.
Sevgilerimle

Filiz Benera dedi ki...

Uzun süre Tanrıyı, evreni, kainatı sorgulayıp, yada hayal gücünün sınırlarını
zorlayan düşüncelerin peşinde koşan insan , bunun sonucunda da kendini okuduğu yazının, seyrettiği filmin içinde bulmaya başladığını anladığında ya da empatiyi abarttığında bir şeyleri değiştirmenin gerekli olduğunu anlıyor sanki.. İnsanoğlunun kendi kendini tedavi etmesi gibi belkide. Aksi takdirde çok basit konularda bile dikkatini toplayamaz hale geliyor hem kendine hem de çevresine zarar vermeye başlıyor..Bunu sonucunda da yavaş yavaş spirituel yaşamın gücüne sarılıyor. Kolay olmasa da yavaş yavaş...Dinlediği müzik bile hard noktadan aşşağılara iniyor ve yumuşuyor. Beyin dinlenmeye bünye huzur bulmaya başlıyor...
Nirvanaya ulaşmak denilebilinir mi ? tam olarak bilmiyorum ama...
Bu şekilde hayallerinin peşinde gitmek ve düşünmeye devam etmek sanki daha sağlıklı gibi geliyor bana...
Güzel bir konuya değinmişsiniz susayım dedim yine susamadım..
Kendi fikirlerimi söylemek istedim..

Hafta sonu için seçtiğiniz terlik fırlatmalı esprili diyalog için teşekkürler :)

Sevgilerimle..

sufi dedi ki...

Kapalı kapılar ardındaki konuşmalardan daha doğrusu tartışmalardan bir örnek.Dengeyi ne güzel dile getirmişsin.İki benzemeyen elbet birgün ortak bir noktada buluşurlar inşaallah.Çünkü her ikisi de kendi baktıkları pencereden haklılar.Ne diyelim:"Tek pencereden aynı yerleri seyretme şansına sahip olsunlar bir gün "demekten başka.

guguk kuşu dedi ki...

Tanrı der ki: Beni nasıl hayal ediyorsanız öyle olacağım.

Seyyah dedi ki...

:)))
ilahi sen çok yaşa..

şirinem dedi ki...

:) çok güzel ya bende güldüm okurken doğrusu iyi geldi sağolasın