27 Aralık 2007

Ben Mars’lıyım abi benden adam olmaaaaaaz...

Kadın: Alo, müsait misin? Kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Biriyle konuşmaya ihtiyacım var. Biraz konuşabilir miyiz seninle?
Adam: İçinden "Ah be canımıniçi sen ne zaman iyi oldun ki." Müsaitim canım, müsaitim ben. Seni dinliyorum.
Kadın: Yine her şey üst üste gelmeye başladı bu ara nedense. Ben mi yanlış anlıyorum insanları. İnsanlar mı beni yanlış anlıyor bilemiyorum. Allah aşkına sana az önce attığım maili okudun mu? Gördün mü neler yazmış bana. Ben bunu mu hak ediyorum?
Adam: Bitanem senin yaşamını ben neye benzetiyorum biliyor musun? Karanlık bir oda da ve oda da var olduğuna inandığın simsiyah bir kedinin sana her an saldıracağını düşünerek mütemadiyen tetikte yaşıyor gibisin. Üstelik oda da büyük olasılıkla o simsiyah kedi yok. Yani boşu boşuna kendini geriyorsun. İnan ben o bahsettiğin mail de sorun edilecek hiç bir şey görmedim.
Kadın: Ne demek şimdi bu? Lütfen daha açık konuşur musun benimle?
Adam: Canım her zaman ki gibi yine hemen kızmaya başlama lütfen. Neden sürekli etrafındaki insanların sana gizli gizli bir şeyler anlatmaya çalıştığını, sana bir şeyler ima ettiklerini düşünüyorsun? Niye etrafındaki insanlar tarafından yanlış anlaşılmaktan bu kadar çok korkuyorsun? Farz edelim sana bir şey ima etsin biri görmesen ne olur? Veya seni yanlış anlasın ne olur? Hayatı sürekli bu kadar gergin bir vaziyette yaşamaya değer mi?
Kadın: Ben uyduruyorum bütün bunları öyle mi? Bunu mu demek istiyorsun sen şimdi bana?
Adam: Yapma ne olur böyle. Anlamıyor musun hala karanlık bir odada böyle sürekli tetikte yaşamanın ne kadar zor olduğunu. Bunu yaşayan sensin. Yormuyor mu seni, bu odana sana yardım etmek için giren insanlara önce saldırıp sonra da onları tekrar kazanmaya çalışmak. Ah şu öğrenilmiş korkularımız. Tekrar edecek bir geçmiş, endişemiz. Her şey onların başının altından çıkıyor aslında ya neyse.
Kadın: Tamam canım. Tamam... Ben seni çok iyi anladım. Evet bütün bunlar tamamen benim hüsnü kuruntum. Aslında kimsenin bana hiç bir şey ima ettiği yok. Ben art niyetliyim hep ben yanlış anlıyorum. Sağol çok rahatlattın beni, o kadar hafifledim ki kuş gibi oldum uçup nirvana'ya konacam şimdi. Beni toplantıya çağırıyorlarmış, hadi hoşçakaaaaal.
Adam: Canım bir dakka……. Kapattı bile. Oooooof yaa oooooof. Ben ne yaptım abi şimdi. Sadece yardım etmek istedim ona. Ah benim akılsız kafam. Yine bile bile aynı tongaya düştüm. Ne diyordu abi bana da okuttuğu o kitapta. “Kadınlar aslında konuşmak istediklerinde sadece duygularını paylaşmak için konuşurlar. Çünkü onlar konuşarak rahatlarlar. Herhangi bir çözüm önermeden onları dinlemek onlar için çok önemlidir.” Ben ne yaptım peki şimdi? Yine benden yardım istiyor sanarak hemen bay tamirci şapkamı takıp kendimce ona çözümler üretmeye başladım. Ben Mars’lıyım abi benden adam olmaaaaaaz. Biz marslıların hepsinin köküne kibrit suyu...

27 Aralık 2007
Haşim A.


3 yorum:

Evren dedi ki...

bir yanlışlık var yaşanmışlıklarımda bir yanlışlık var anlara yüklediğim anlamlarda, insanlara yükelediğim duygularda, bir yanlışlık var yüreğimin sızısında... nedenini bilmediğim bir soru var ben de ve alışık olduğum üzere bu sefer cevabı sende değil... ama bulduğum da mutlu etti beni... düşündürdü gene. seviyorum hayatla sohbet notlarını. sevgiler...

Belgin dedi ki...

Sevgili Hasim, anladigim kadariyla "Erkekler Marstan, kadinlar Venüsten" kitabini okuyorsunuz. Cok hos bir kitap.
Haklisiniz ne diyeyim, biz kadinlar cogu zaman konusmak,icin konusuyoruz ve tek istegimiz dinlenmek:)
Sevgilerimle

Pabuc dedi ki...

:)) ömrümüz karşıcinsi anlamaya çalışmakla geçecek sanırım, yok yani sonuçta kimse kimseyi anlayamadan ölecek ona yanıyorum:))