17 Şubat 2009

"Her şey ilk" dedi kadın sonra....


"Her şey bir anda olmuştu; ağzından kelimeler nasıl döküldü anlamadı bile adam… Kadın onu aldatmıştı… Biliyordu adam aldatıldığını yıllardır, ama söylemiyordu… Kadın, aldatmış olduğunu yüzüne bir tokat çarpan adama baktı… Yıllardır biliyordu adam onu aldattığını ama neden şimdi söylemişti…
Adam kısık sesiyle sadece “neden ?” diye bildi ve kadın anlatmaya başladı…
“Her şey ilk… " (1)


Cümlenin devamını getirmedi…, getirmek istemedi genç kadın. Kurmaya başladığı ve beyninde onu takip etmek için sıraya giren diğer cümlelerin içerdikleri detayın anlamsızlığını fark etti. Sustu. Gözlerini kapadı ve derin bir nefes aldı. Düşünceleri onu bulunduğu andan sessizce alıp, zamansız bir zamana taşıdı.

Çok kısa bir süre önce kendine ve yaşadıklarına dair aldığı kararları hatırladı. Artık dikkat ettiği, istediği tek şey vardı o da, ona kendini mutsuz hissettiren herşeyin, ardında yatan gerçek nedenlere ulaşmak, sırası gelenle yüzleşerek, yıllardır taşıdığı o ağır yüklerinden kurtulmak. Her seferinde onları gözyaşları ile karşılayıp, sevgiyle uğurluyordu. Her vedanın sonrasında da biraz daha özgürleştiğini hissediyor, özgürleştikçe de hayattan aldığı tadın çok daha yoğunlaştığını fark ediyordu.

Adamın ona sorduğu “Neden?” sorusunu çok değil, daha bir kaç gün önce o da kendisine sormuştu. Verdiği cevap. Beyninde yeni sorular doğurmuş. En son sorunun cevabı ise onu yıllardır hiç fark etmeden içinde taşıdığı değersizlik ve sevgisizlik korkularıyla buluşturmuştu. Ama artık korkularıyla karşılaştığında ne yapması gerektiğini iyi biliyordu. Karşısına çıkan hiç bir korkusunu reddetmeye, bastırmaya çalışmıyor. Onları teker teker kabulleniyor, onların beyninde oluşturdukları barkodları, tek bir duyguya, hepsini yüreğinde hissettiği o yoğun sevgiye bağlıyordu. İçindeki bütün korkuları yavaş yavaş sevgiye dönüşüyordu. Yeni başladığı bu keyifli içsel yolculuğunun, her anının tadını doya doya çıkarmaya çalışıyordu.

Adam anlamsız bakışlarla, karşısında bir süredir gözleri kapalı sessizce duran kadını izliyor. Onun ağzından çıkacak cevabı merakla bekliyor. Bir yandan da şu anda neler hissettiğini, neler düşündüğünü anlamaya çalışıyordu.

Kadın sonunda gözlerini açtı ve adama doğru yaklaştı. Önce elleri adamın yanaklarına uzandı, ardından da dudakları dudaklarına. Adamın dudaklarına son bir veda busesi bıraktı.

“Teşekkür ediyorum” dedi. “Bana beni fark ettirdiğin, özgürleşip, içimdeki gerçek ben’e ulaşma yolculuğumda bana yardım ettiğin için.“ Kadının bu söylediklerinden hiç bir şey anlamadı adam. Son bir umutla bir kez daha tekrarladı “Neden?”

”Neden mi?” dedi kadın. Adama sevgiyle gülümsedi. “Benim neden’imi boşver. O benim nedenim. Benim gerçeğim. Emin ol onu öğrenmen sana hiç bir fayda sağlamayacak, yaşamış olduklarını değiştirmeyecek. Onları asla hafızandan silip yok etmeyecek. Seni rahatlatmayacak. Ama “Neden?” sorusunu kendine sorup, kendi neden’ini kendine dürüstçe itiraf edebilirsen, onun ardında yatan kendi gerçeğinle yüzleşip onu kabullenebilirsen, belki de bu yaşadıkların hayatın boyunca bir daha tekrar etmeyecek.”

Genç kadın okumakta olduğu kitaptan gözlerini ayırdı, yatağın sol tarafında uyumakta olan kocasına baktı. Acaba o da biliyor muydu? Kendi korkularına, kendi gerçeğine ulaşabilmek umuduyla, kendisine “Neden?” diye sordu...

17 Şubat 2009
Haşim Arıkan


9 yorum:

Evren dedi ki...

süperrrr olmuş...durdum...kaldım...sustum...uzun bir süre öylece baktım boşluğa...

Seyyah dedi ki...

bence de süper olmuş.. sondaki kitap sürprizini saymazsak, tahmin ettiğim ya da beklediğim buydu. ve bence seni okuyanlara bu hissi verebilmiş olman çok güzel:)

MeaCulpa dedi ki...

Çok çok teşekkürler. Yazdıklarımızın beğenilmesi sanırım bizlere en büyük ödül. Sevgilerimle:))

Filiz Benera dedi ki...

"kendini mutsuz hissettiren herşeyin, ardında yatan gerçek nedenlere ulaşmak, sırası gelenle yüzleşerek, yıllardır taşıdığı o ağır yüklerinden kurtulmak" Bu cümle bile yetmiş.
Bir kez daha elinize,kolunuza ve duygularınıza sağlık.

beenmaya dedi ki...

tam beklediğim gibi bir "neden"...
çok güzeldi...

tutsak dedi ki...

Herzaman ki gibi gene çok güzel bir yazı Sevgili Haşim.Teşekkürler,
Sevgiler

nehiro dedi ki...

Neden?
Bu soru aslında bir çok şeyin anahtarı. Ama ne yazıkki insanlar bu soruyu kendilerine ya çok geç ya da çok erken soruyor...
Tam zamanında soran ise zaten yanıtı biliyor...

nehiro dedi ki...

acaba?
ilginç bir soru!...
neden? kadar ilginç...
işte insanlar bu soruların cevaplarını verebilecek kadar kendileriyle yüzleşme cesaretini bulabilse sanırım tüm nedenler ortadan kalkar...

efsa dedi ki...

Bende bu kadın nedenleri biliyordu ve fazla zaman geçmeden de bulacak. Adım atacak cesareti çok önce bulmuş zaten, gerisi de çok geçmeden gelecektir.