12 Şubat 2009

Hayatı züccaciye dükkanına girmiş bir fil gibi yaşarsın...



Söylemek gelir içinden, ama bir türlü dile getiremezsin.
Susmak gelir içinden ama susup da kenara çekilemezsin.
Sıkıntıdan patlar için, sense mutluymuş gibi gülümsemeyi seçersin.

Sürekli hissettiklerini gölgeler, duygularını bastırırsın.
Her geçen gün, gerçek düşüncelerini gizlemekte biraz daha ustalaşırsın.

Bunu;
Kimi zaman karşındakini üzeceğin endişesiyle yaparsın.
Kimi zaman yanlış anlaşılıp yalnız kalmaktan korkarsın.
Kimi zamansa reddedilme ihtimali engeller seni.
Sürekli …………. olduğun da, ………… yaptığın da diye boşluklarının dolmasını beklediğin cümlelerine tutunur, hiç biri gerçek bir neden olmayan bir sürü mazeretin ardına sığınırsın.

Kendini, kimseye zarar vermeden özgürce ifade edebilmenin yollarını keşfetmek yerine, kendini tamamen unutup, hayatını başkalarının beklentilerine göre yaşamaya alışırsın.
İplerin senin elinde olduğuna inanıp sürekli kendini kandırırsın.
Oysa ipleri hep başkalarının beklentilerine göre oynatırsın.
Yaşamının idaresini korkularına teslim ettiğin için, sahip olduğun potansiyelin çok altına bir yaşama hapsolur, hiç risk almadan yaşayıp, yapabileceğinin en iyisinin bu olduğu yalanıyla kendini kandırırsın.
Gerçek sevginin, mutluluğun bu olduğuna kendini inandırır, herkes tarafından sevildiğinde, seninde mutlu olacağını sanırsın.

Ne acının gerçek tadına varır, ne de mutluluğun o büyük coşkusuna kapılırsın.
Ne tutkuyla sarılabilir ne de içinizi kavuran bir öfkeyle sarsılırsın.
Ne doruklara ulaşır, ne de diplerle tanışırsın.
Yaşadıkların hep eksik, hep yarım kalır içinde!
İz bırakmadan kaybolmaları için onlara şans tanımaz, sürekli geri dönüp bir şeyleri değiştirmek, tamamlamak için uğraşırsın.

Hayat, kendini aradan çekip, sadece onunla aranızdaki muhteşem uyumu hissetmeni bekler senden.
Sense hayatı, züccaciye dükkanına girmiş bir fil gibi hep tedirgin, hep kontrol altında yaşarsın.

17 Ekim 2007 – 11 Şubat 2009
Haşim Arıkan

Fotograf: Ashes and snow

16 yorum:

Ful yaprakları dedi ki...

başlık şahane!

Adsız dedi ki...

hımmm...

guguk kuşu dedi ki...

Eğer izin verirsen bu yazını altına senin adını yazmak kaydıyla panoma asabilirmiyim?

Ateş Böceği dedi ki...

Bir insanın içinde bulduğu durum ancak bu kadar anlatıla bilir ellerine sağlık çok ama çok güel olmuy bayıldım...:)

Limpidarkk dedi ki...

ipler her zaman bileklerimizden bağlıdır ama durumumuzu belirleyen, iplerin diğer uçlarının bağlı olduğu yerdir. eğer iplerin diğer uçlarının bağlı olduğu yeri görüyorsak köleyiz ve bunun farkındayız demektir. eğer iplerin diğer uçlarını göremiyorsak ve bir şeyler bizi durmadan çekiştiriyor ise ahmak bir köleyiz demektir. cesaretse ipleri yakabilmektir. çünkü özgürlük ağır bir yüktür kimi zaman bizi yer çekimine maruz bırakır ve belki de yaktığımız paraşütümüzün ipleridir...
ama bazen düşmekte güzeldir...

sevgilerimle yine harikulade bir yazı olmuş.

Adsız dedi ki...

Sürekli onaylanmak, takdir edilmek, cici çocuklar olmak için teşvik edilerek geçirilen çocukluk anıları var sanırım hepimizde. Keşke kimse kimsenin hayatının taaa orta yerinde olmaya çalışmasa da bir rahatlasak dilediğimiz özlediğimiz kendimiz olabilsek. Fil olmaktan nefret ediyorum ama aksi için cesaret gerek...

MAVİ UMUT dedi ki...

Yazıyı çok beğendim..bir kaç gün bloguma koymak istedim..kusura bakmazsın umarım. Böyle olduğunu düşünerek teşekkür ediyorum.

Evren dedi ki...

Komik bir tesadüfler zinciri gibi herşey, önce aynı fotoğrafı kullanma isteği, şimdi de bir betimlenin farklı tatlarda kullanımı... Bir şiirimsi yazmıştım henüz tamamlanmayan, buldum çıkarttım taslak klasörümden...

Oyuncakçı dükkanına girmiş bir çocuk gibisin sen
Tutturuyorsun inatla
her gördüğün senin olsun diye, hıçkıra hıçkıra ağlıyorsun hatta

Öyle zorluyorsun ki
Zücaciye dükkanına girmiş bir fil gibisin adeta

Son oynadığın oyuncağı kırıp bir kenara atalı bir hafta olmadı daha
Büyümek için oynamalısın daha çok oyuncakla
Ama kırma
Oyuncağın gururu ile oynama

Arzu Breda dedi ki...

Sevgili Haşim,

Bu muhteşem kişilik tasviri için tebrik ederim. Öylesine benzemiş ki, bir tek fotoğrafım yer almamış, bu çerçeçevede.

O fil yine geldi, züccaciye dükkanına... Umarım, yine bir şeyleri kırıp dökmez.

Çok teşekkür ediyorum, bana bu aynayı tuttuğun için.

Sevgiyle kal...

Huzunbazz dedi ki...

Ya bazen insan hani kırıcı deilde yapıcı bir kac birsey soylemek ister ya hani eleştiri bazında yoq ole bi şansımız hani baqıorum okuorum ama soyle olsa daha iyi olurmus diyecek soz birakmiyorsun herzamanki gibi eline yuregine saglık cok guzel bir yazıydı

ELİF dedi ki...

Başkalarını mutlu etmek içinmi yaşıyorsun...
Ya kendın onlar mutlu oldugunda,mutlumusun...
Mutluysan sorun yok ama mutsuzsan artık başkaları için bırsey yapma...
Sadece kendın ol ve kendın için yaşa...

Filiz Benera dedi ki...

Hayatı züccaciyeci dükkanına girmiş bir fil gibi hep tedirgin, hep kontrol altında yaşarsın.
Evet bu cümle aslında o kadar çok şeyin özeti ki,
Ben,
Hayatı bu şekilde yaşamamak için elinden geleni ardına koymayan,
bir insan olarak
zaman zaman yenildiğim ve kontrol altına girdiğim çok olmuştur.
Yazınız bana çok dokundu.
Elinize ve kaleminize sağlık.
Bu arada blog bütünüyle harika.
Biraz geç keşfettiğim için üzgünüm.

Kitap ve Demlik dedi ki...

Bir ödülünüz var, uğrayıp alır mısınız lütfen

nyts dedi ki...

Günlerdir içimdeki kayıp cümleler bunlar
Kendimi bulduğum bu yazı için teşekkürler:)

homeless dedi ki...

beni taniyor beni biliyorsunuz da bana yazmizsiniz gibi aptal oldum bilgisayarin basinda

tarcin dedi ki...

muhteşem...yeni okudum yazınızı ve gerçekten çok beğendim....çok içten, çok gerçekçi