4 Aralık 2008

İstemek yeter genelde, bazen ise yetmiyor...

Daha önce hiç gelmediğim, ama gördüğüm anda kısa süreli bir dejavu yaşadığım, eski bir ahşap kapının önünde duruyorum. Yolumun beni buraya nasıl ve niçin getirdiğini hiç bilemeden. Bu kapıyı açıp, içeri girmek için içimde sebebini bilmediğim ve bastıramadığım çok yoğun bir arzu var. Kısa süreli bir tereddütten sonra, kapının kulbunu yavaşça çevirip içeriye giriyorum. İçeriyi girmemle birlikte, sadece sahaflar çarşısındaki bazı dükkanlarda alabildiğim o eski kitap kokusu çalınıyor burnuma. İçerisi loş ve son derece sessiz. İlerilere doğru bakınca, bir kapının aralığından sızan cılız bir ışık fark ediyorum. Yavaş yavaş o ışığa doğru yürümeye başlıyorum. Aralık kapıdan içeriye doğru baktığımda ise, üzerinde tek bir ampul bulunan kare bir masa ve bu masanın etrafına oturmuş, kendi aralarında sohbet eden dört kişiyi görüyorum. Dikkatli bakınca onları tanıdığımı fark ediyorum. Evet, evet onları kesinlikle tanıyorum. Hemen merakla, ne konuştuklarına kulak kabartıyorum.

O anda Türkiye’nin ilk yaşam koçu Dost Can Deniz’in konuşuyor. “Bence” diyor. “Enerjimizi bize çaktırmadan çalan üç tane önemli enerji hırsızı var.Bu hırsızların ikisi tamamlanmamışlıklarımız ve ertelediklerimiz. Diğeri ise toleranslarımız. Bizler yapmak zorunda olduğumuz şeyleri erteleyip, tamamlamadıkça onlar enerjimizi çalmaya devam ederler.”

Onun ardından, “Öğretmenim Mori’yle Salı buluşmaları” nın yazarı Mitch Albom söze giriyor. “Size hiç zıtların geriliminden söz etmiş miydim ben. Hayat bir dizi ileri ve geri çekilmekten ibaret. Sen bir şey yapmak istersin ama başka bir şey yapman gerekmektedir. Bir şey seni üzer ama üzülmemen gerektiğini bilirsin. Zıtların gerilimi bir lastik bandı çekmek gibidir ve çoğumuz bunun tam ortasında bir yerde yaşarız.”

Onların bu sözleri, “Anne neden ben?” isimli ilk kitabında, nasıl kör ve sağır olduğunu anlatan Murat Kefeli’yi biraz buruk bir şekilde gülümsetiyor. “Dünyada en kötü şeyin ne olduğunu sorsalar bana, “Yapabileceğini bildiğin halde yapamadıklarının listesini okumak” derim herhalde diyor ve devam ediyor. “İstemek yeter genelde, bazen ise yetmiyor. İsteseniz de yapamayacağınız bir sürü şeyin arkasından bakmak yerine, yapabildiklerinizi önünüze koymak en akıllıcası.”

Elini sevgiyle onun elinin üzerine koyan, “Ölmeden önce keşfetmeniz gereken 5 sır” ın yazarı Dr. John Izzo, “Biliyor musun?” diyor.“Bir çok yaşlı kişi için hayatın sonundaki en büyük pişmanlığın yapmadıkları bir şey veya hiç şans vermedikleri bir şey olduğunu keşfettim. İnsanlar yaptıkları şeyden daha fazla yapmadıklarından pişman oluyorlar.“

Tam kendimi, kapı aralığından gizlice izlediğim bu keyifli sohbete kaptırmışken, arkadan omuzuma dokunan bir el ile birlikte ürperiyorum. Yavaşça arkama dönüp baktığımda, karşımda “Ferrari’sini satan bilge” nin yazarı Robin S. Sharma duruyor. Gülümsüyor bana ve diyor ki, “Yaşamına zenginlik katacak olan, senin kitaplardan çıkardıkların değil, kitapların sonunda yaşamını değiştirecek biçimde sende ortaya çıkacaklardır. Kitaplar sana aslında yeni bir şey öğretmez. Zaten senin içinde olanları görmene yardım eder. Aydınlanma budur. Tüm seyahatlerim ve keşiflerimden sonra anladım ki tam bir daire çizerek genç bir çocuk olarak başladığım noktaya dönmüşüm. Ancak şimdi kendimi tanıyorum, ne olduğumu ve ne olabileceğimi biliyorum.”

Tam ona sormak istediğim sorular beynime hücum ederken, çalan saatim beni bu harika düşten uyandırıyor. Yatağımdan, hazırlanmak için kalkarken, hemen başucumda bu beş kitabında yer aldığı rafa bakıp keyifle gülümsüyorum....

03 Aralık 2008
Haşim Arıkan

4 yorum:

Evren dedi ki...

Merhaba Haşim;
Neden 5 merak ettim. 5 insan, 5 kitap...
Bi de altını çizmeden gidemeyeceğim bu yorumdan:
“Enerjimizi bize çaktırmadan çalan üç tane önemli enerji hırsızı var. Bu hırsızların ikisi tamamlanmamışlıklarımız ve ertelediklerimiz. Diğeri ise toleranslarımız. Bizler yapmak zorunda olduğumuz şeyleri erteleyip, tamamlamadıkça onlar enerjimizi çalmaya devam ederler.”
Bazen okurken çözümlüyorum hayatımı. Bugün enerjim çok düşük; biliyorum artık, fazla tolerans ve kapatmak zorunda olduğum kapının hala aralık bırakmam buna neden.
İznin olursa alıntı yapmak isterim bu paragrafını ve üzerine uzun uzun yazmak isterim "yüreğimden geçenler" başlığımın altında.
Sevgiyle...

MeaCulpa dedi ki...

Bak şimdi sen söyleyince fark ettim ben de, ben beşlere mi karıştım acaba:)) İzin ne demekmiş tabi ki, memnuniyet duyarım bundan. Sevgilerimle:))

Brajeshwari dedi ki...

Bende böyle rüyalar görmek istiyorum :) Çok hoştu..

MeaCulpa dedi ki...

Çok teşekkürler:))