11 Kasım 2008

Neden ?

Adam, yakın arkadaşlarından birinin bir açığını yakalamış onun suçlu olduğunu düşünüyor ve bunu mutfakta akşam yemeklerini hazırlamakta olan karısı ile paylaşmaya çalışıyordu. Adam düşüncelerini anlattıkça, kadının sinir katsayısı gittikçe yükseliyor ve bu durum bariz bir şekilde hareketlerine de yansıyordu. Sonunda daha fazla dayanamadı ve itirafları dudaklarından bir anda dökülmeye başladı. Bahse konu adamla bir süredir birlikte olduğunu söylediğinde adam kala kaldı. Yutkundu ve sadece,
- Neden?
Kelimesi çıkabildi ağzından.
“Çünkü, benden hiç bir şey istemiyor” dedi kadın. “Senin standartların o kadar yüksek ki, kendimi bu standartlar karşısında sürekli yetersiz hissediyorum”


Bu cümleyle birlikte beynim seyretmekte olduğu filmden koptu ve kendi ilişkim de dahil olmak üzere, şahit olduğum bir çok ilişki beynimin içinde uçuşmaya başladı. Hepimiz nasıl da tekrarlıyorduk hep aynı hatayı. Birbirimize pek benzemesekte yaptığımız hatalar sanırım hep aynıydı. Ne çok karışıyorduk eşimize, sevgilimize. Onun hayatına, düşüncelerine, isteklerine.

“Bize göre” daha doğru, daha iyi, daha güzel olması için belirlediğimiz, ama bizi zamanla birbirimizden uzaklaştıran, karşımızdaki insanın kendine olan güvenine darbe vuran “standartlarımız”.

Düşünüyorum da;

Acaba biz kime aşık olduğumuzu sanıyoruz? Ya da neye aşık oluyoruz?
Karşımızda ki kişiye mi? Yoksa onun daha sonra istediğimiz şekle dönüştürebileceğimize inandığımız potansiyeline mi?
Yeterince tanımadan, onu yeterince tanıdığımız yanılgısına mı düşüyoruz yoksa bir çoğumuz?
Ya da zaman içinde biz değişirken ondan da bizimle uyumlu bir şekilde değişmesini mi bekliyoruz?
Neden hep ilkbaşlarda sadece birbirimizin sevdiklerine odaklanırken, daha sonra birbirimizin bizi rahatsız eden taraflarına odaklanmaya başlıyoruz. Neden bu noktada dengeyi bir türlü tutturamıyoruz?
Neden sevdiğimiz yada sevdiğimizi iddia ettiğimiz insanın içinden geldiği gibi yaşamasını sabote edip, onun bizim ona sufle ettiğimiz hayatı yaşamasını istiyoruz?
Neden birbirimizi “muş gibi” yaşamaya zorluyoruz?
Neden kendi ayaklarımız üzerinde durmaya bir türlü cesaret edemeyip, kendi hayatımızı değil de, başkalarının hayatını yaşamayı kabulleniyoruz?
Neden koşulsuz sevebilmeyi beceremiyoruz?

İnsan olmamız mı yoksa bencilliğimiz mi bizim bu noktada ki en büyük zaafımız yada sorunumuz?

10 Kasım 2008
Haşim A.

5 yorum:

Seyyah dedi ki...

şimdi bu yazının üstüne yorum yapmak ne kadar doğru bilmiyorum. kimseden de ses çıkmamış zaten, konu ilişkiler olunca diğer ucu insanın kendisine dayandığı için konuşmaktan biraz kaçılıyor sanki.

kime aşık oluyoruz demişsin ya, ben karşımızdaki kişiye aşık olduğumuzu düşünüyorum. ama ilişkilerin başlangıcında kimse kendisi olmuyor sanırım(bir sanırım da benden). ilişkinin oturmasından sonra iki tarafta maskeleri çıkarıyor, rahatlıyor. bu noktadan sonra da karşımızdaki insanı istediğimiz şekle dönüştürebileceğimize kendimizi inandırıyoruz. basite indirgenmiş ve kısaltılmış hali..

ilişkilerinde ilaçlar gibi son kullanma tarihi var sanki, tek farkı önceden belli olmaması:))sevgiler..

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Şart koşmadan sevebilmek; aslında gerçek sevginin anahtarıdır.
Keşke bunu anlayabilsek.
Sevgilerimle...

MeaCulpa dedi ki...

Nily@ Belki de son kullanım tarihleri yoktur da biz hep onu ilk içtiğimiz anda ki etkisini arıyoruzdur. Ama vücud bir müddet sonra onun yarattığı etkiyi başkalaştıyordur. Yeni etkinin de kendine göre bir güzelliği, özelliği vardır ama bizler onu fark edemeyip, etkisinin bittiğini, son kullanım tarihinin geçtiğini düşünüyoruzdur. Ne dersin olabilir mi? Sevgilerimle:))

Özlem@ Koşulsuz sevgi gerçekten zor bir sevgi türü. Sevgilerimle:))

Seyyah dedi ki...

valla Haşim sözkonusu insan ve onların ilişkileri olunca her şey mümkün aslında.yeni etkinin güzelliği işimize gelmediği için farketmiyor gibi yapıyor da olabiliriz:)) uzar gider aslında yazılacaklar da, yaşananlar da, sevgiler...

MeaCulpa dedi ki...

Ne de olsa insanız biz değil mi? Evrendeki düşünebilme yeteneği olan canlı örneği:)) Sevgilerimle