5 Kasım 2008

İki kişilik yalnızlık...

Sinan Akyüz’ün “İki Kişilik Yalnızlık” isimli kitabı eşimin kitap rafında uzunca süredir gözüm takılıp duruyor. Geçen hafta dayanamayıp alıp bir göz atayım dedim şu kitaba. Göz atmak için diye aldım ama, çok basit ve akıcı bir dille yazılmış olduğu için de bir de baktım kitap bitivermiş. Zaten topu, topu 215 sayfalık bir kitap. Enteresan bir finalle bitirmiş öyküsünü Sinan Akyüz. Yaşanmış bir öykü diye yazıyor kitabında. Allah düşmanımın başına vermesin bence kitaptaki tarzda bir kadın-erkek ilişkisini. Tahmin ediyorum ki Sinan Akyüz’ün bu kitabı daha çok bayan okurların hoşuna gitmiştir. Konu onların ilgisini daha çok çekecek bir türden. Eşi ve çocukları için tabiri caizse saçını süpürge eden, onlar için hayatından vazgeçen, onlar için kendini feda eden bir kadın, sevgisi saygısı gün geçtikçe tükenen bir ilişki, aldatan bir koca.

Kitabı tekrar raftaki yerine koyarken aklıma Mehmet Y. Yılmaz’ın bir yazısında okuduğum canlılar aleminde eşlerine en sadık yaratıkları geliyor. Biliyor musunuz canlılar aleminde eşine en sadık yaratık kimmiş? Devekuşları!

Devekuşu üretilen çiftliklerde erkek devekuşları eşlerini kendilerine sunulan beş dişi arasından seçiyorlarmış. Beş dişi devekuşu ve bir erkek devekuşu –onların aile yaşamı için gerekli olan- ondönümlük bir arazide kendi başlarına bırakılıyorlarmış. Erkek bir kez eşini seçtimi, geriye kalan dört dişiye dönüp bakmıyormuş bile. Ortalama devekuşu ömrü kırk-elli yıl diye düşünecek olursanız, erkek devekuşları bu süre içinde eşlerini kaybettikleri durumlarda bile başka bir dişi devekuşuna asla bakmıyorlar, rahip hayatı yaşayarak, belki de ölen eşlerini hayal ederek ömürlerini tamamlıyorlarmış. Erkek devekuşlarına bakıp sakın olan aldanmayın bu anlattığım durum dişi devekuşları için geçerli değil. Yalnız kötü bir huyları var erkek devekuşlarının aşırı kıskançlar. Yuvaya yaklaşan başka bir erkek devekuşu gördüklerinde hiç affetmiyorlar. Yuvaya yaklaşan devekuşunu kaçınılmaz bir ölüm bekliyor. Belki de bu konuda bu kadar hassas olmalarının sebebi, hayatları boyunca sürecek bir birliktelik için seçmiş olduğu tek eşlerini, başka bir erkeğe kaptırıp, yaşamlarının kalan kısmını yalnızlığa mahkum olarak geçirmek istememeleri.

Bir an biz erkeklerin de, devekuşlarındaki bu gene sahip olduğumuzu düşünüyorum.
Öyle olsa kadınlar daha mı çok acı çeker yoksa daha mı çok mutlu olurlardı yaşadıkları hayattan. Bir türlü karar veremiyorum.
Sanki sadakat değil, daha başka bir şey bizler de eksik olan...

14 Nisan 2007
Haşim A.

7 yorum:

Seyyah dedi ki...

keşke evlilikler devekuşlarının yaşadığı kadar basit ve kolay olsaydı demekten alamadım kendimi... anlamadığım kafaları kuma gömülüyken neyi görüp kıskanıyorlar :))
Sevgiler..

MeaCulpa dedi ki...

Valla bu yorum süpper:)) Beni çok güldürdün. Allah seni daha çok güldürsün:)) Sevgiler...

Biraz dedi ki...

"iki kisilik yalnizliklar" belki de paylasimin azalmasi ve bencilliklerin artmasindan dolayi daha bir hizlaniyor mudur acaba? Bu arada gecenlerde okudum...devekuslarinin kuma kafalarini sokmalari megerse gercek degilmis...boyle bir sey yapmazlarmis hic.

Unknown dedi ki...

tek eksiklik saygı, insanların hiçbirşeye saygısının kalmadığı bir dönemdeyiz ki, ilişkilere olan bakış açısının saygınlığını yitirdiğide hepimizin gözleri önünde yaşanmakta...
herşey saygıyla başlıyor bence, yalnız kalma korkusu değil bu... bir insanın karşısındaki kişiye saygısı biterse, tüm duyguları bitmiş, o insan boş bir vücuttan ibaret kalmıştır...
öyleki saygı olmadan sevgi olmaz ama sevgi olmadan bir insana saygı duyabiliriz...
hoş bir yazı olmuş, yüreğinize sağlık...

MeaCulpa dedi ki...

Biraz@ Nily okur umarım bu devekuşları ile ilgili yorumunu.Bu arada Damien Rice Şarkıları'nı dinledim. Kesinlikle katılıyorum sana. Sevgilerimle:))

Serzeniş meraklısı@ saygı gerçekten de çok önemli. Günümüzde belki en çabuk tüketilen şey ikili ilişkilerde. Çok teşekkürler. sevgilerimle:))

Seyyah dedi ki...

okudum ve hayal kırıklığına uğradım. gerçekler acıdır diye boşuna dememişler, ne de güzel gülmüştük oysa :))

şaka bir yana Biraz'a teşekkürler sayesinde devekuşlarının kafasını kuma gömmediğini öğrenmiş olduk,
keşke bunu kendi cinsimiz içinde söyleyebilseydik... sorunlar karşısında herkes kendi dünyasına çekilip konuşmaktan ve paylaşmaktan vazgeçtikçe iki kişilik yalnızlıklar gün geçtikçe yayılıyor. ve bence yalnızlığı yaşamak bir keyifken,
yalnız değilken kendini yalnız hissetmek de bir çeşit eziyet olsa gerek..

MeaCulpa dedi ki...

İki kişilik yalnızlık hakikaten insanın kendine yaptığı eziyet. Bir dönem bende yaşadım bilirim. Neyse ki o günler artık geçmişte kaldı. Sevgiler:))