24 Eylül 2008

...... hiç?


Yazdığı öyküleri sürekli yarım bırakan bir yazarla tanıştınız mı hiç?
Büyük bir heyecanla başladığı öykülerini, sonradan heyecanını yitirdiği için bir türlü bitiremeyen, onun içinde hiç bir öyküsü tam olmayan bir yazar...

Bir heykeltraşı çalışırken seyrettiniz mi hiç?
Elindeki koca mermer kütlesinin içine saklanan muhteşem heykeli büyük bir sabırla ve özenle, keyfine vara vara yüreğini, beynini kullanarak ortaya çıkaran bir heykeltraşı...

Elinde bomboş temiz bir kağıt olan küçük çocuğu takip ettiniz mi hiç?
O, elindeki bomboş bembeyaz kağıda bir türlü bir şey yazmadığın da, başkalarının onun adına o kağıda nasıl büyük bir hevesle bir şeyler karaladıklarını...

Suyun üzerinde kayıp giden bir mantarı seyrettiniz mi hiç?
Suyun onu sürüklediği yöne doğru hiç karşı koymaksızın, suya hiç karışmadan, suya batmadan, varlığını suya bile hissettirmeden akıp gitmekte olan bir mantarı...

Büyük bir ziyafette etrafınızdaki insanları izlediniz mi hiç?
Bazı insanlar ziyafet sofrasına yanaşıp sofradaki herşeyden tatmaya çalışırken, bazı insanların ziyafet sofrasına cesaret edip yanaşamayışlarını, bu yüzden de sofradaki bir çok şeyi hiç tadamadan o ziyafetten ayrılışlarına tanıklık ettiniz mi hiç?

Hiç bir zaman göremeyeceğinizi bildiğiniz, ama her zaman sizin iyiliğinizi istediğini hissettiğiniz, bir inandığınız var mı sizin?
Size, hayatın anlamını keşfetmeniz için yaşamın içinden gizli gizli mesajlar yollayan, kendini size göstermese de varlığıyla her zaman sizin yanında olan...

23 Eylül 2008
Haşim Arıkan

4 yorum:

Seyyah dedi ki...

Gülümsetti bu yazı beni ve evet oldu...

beenmaya dedi ki...

hiç diye birşey hiç oldu mu hayatımda diye düşündüm nedense...

Adsız dedi ki...

Ayrı bişey var sizde..biraz büyü sanki..

hayat hayal dedi ki...

her zaman üzerimde beni koruyan bir el hissettim.zor zamanlarımda beni gizleyen ama bazan yalnız bırakan şöyle bir ilerden bakalım kendi başına ayakta durabilecekmi diye bakan.o anlarda acı o kadar büyük oluyorki ölmeden ölmek gibi.