26 Ağustos 2008

Bari bir kere düzgün gitsin şu, hayatım da!

“Allah kahretsin. Bari bir kere düzgün gitsin şu, hayatım da!” elindeki sigaradan sanki yercesine derin bir fırt çektikten sonra, yanında duran artık kaçıncı olduğunu hatırlamadığı bira şisesini dikti kafasına. “Bugüne kadar hayatıma giren bütün kadınlarla neden hep aynı şeyleri yaşıyorum ben? Bunca ihtimal arasında nasıl olupta hep gidip yanlış insanı seçebiliyorum? İnanamıyorum ya! Nasıl beceriyorum her seferinde ben bunu? Neden hepsiyle hep aynı sorunları yaşıyorum ben?”

İşin kötüsü aşk hayatını bir kenara koyup iş hayatına baktığın da da durum pek farklı değildi. Her yeni başladığı işte bir süre sonra kendini bıkkın, yaptığı işten sıkılmış olmadığı bir şeyin taklidini yaparken buluyordu.

Aşk ve iş hayatı her seferinde onun karşısına farklı maskelerle geliyor ama sonuç her seferinde bir öncekinin aynısı oluyordu. Baktığında kesinlikle birbirinin benzemeyen ama özünde birbirinin tıpatıp aynısı ilişkileri yaşayıp duruyordu yıllardır. Tekrar........, tekrar........


Senaryo bir yerlerden tanıdık geliyor mu sizlere de?
Bizler birbirimize pek benzemesekte yaptığımız hatalar hep birbirine benziyor değil mi?
Biz onu her zaman adaletsizlikle suçlasakta , hayat bizlere pek de farklı muamele yapmıyor bence.
Onun hepimize uyguladığı değişmez tek bir kuralı var sanırım.
O da yaşadığımız her olayın, her ilişkinin içine bizim için küçük bir zarf gizlemek. Bizi her seferinde bizim için mükemmel olana doğru bir adım daha yaklaştırabilmek için. Zarfımızı bulup okumamız ve bu yaşadığımız, pek de hoşumuza gitmeyen olayın sırrını çözüp onu bir daha yaşamamamız için. Sanki bir oyun gibi.
Bizse verdiğimiz kararların sorumluluğunu almayı sürekli reddettiğimiz, yaşadığımız tatsız deneyimlerin suçunu hep bizim dışımızdaki başka faktörlere yüklemeyi seçtiğimiz için bu zarfları çoğu zaman bulamıyoruz. Bulamadığımız için de farklı kişilerle, farklı mekanlar da özünde birbirinin aynısı olan deneyimleri tekrar tekrar yaşayıp duruyoruz.
Aynı deneyimleri tekrar tekrar yaşamamızın esas nedeni zarfımızı bulup değişimimizi gerçekleştirememiz olsa da, biz toplum tarafından sürekli kulağımıza fısıldanan “gelecek geçmişin tekrarıdır” yalanına kendimizi fena halde kaptırıp, kendimizi elden düşme bir hayat yaşamaya mahkum bırakıyoruz. İşin kötüsü de etrafımızda ki bizimkine benzeyen ilişkilere bakarak kendimizi rahatlatmaya çalışıyoruz.
O zarfları bulamadığımız için neler kaçırdığımızın farkına bile varmadan.
Kendimize ait gerçekleri hiç bulamadan.
Mükemmel olana doğru atılan o her adım sonrasında yaşanan o inanılmaz keyfi hiç tadamadan.

26 Ağustos 2008
Haşim A.

4 yorum:

Seyyah dedi ki...

Zamanında dağılmış parçaları toplamanın farklı bir ifadesi sanki, açabildiğimiz her zarf bizi bütüne yaklaştıran ayrı bir parça; açamadıklarımız eksik kalan yanlarımız...Gerçekten sevdim bunu:)
Tamamlanmak ümidiyle açılacak zarflara demek lazım sanırım, sevgiler..

MeaCulpa dedi ki...

Süpper olmuş bu yorum nily:)) Sanki blogun açıklaması gibi Sevgilerimle:))

beenmaya dedi ki...

"yapman gereken sadece dikkat etmek; dersler daima sen hazır olduğunda gelir ve sen işaretleri çözebilirsen bir sonraki adımı atman için bilmen gereken herşeyi öğrenebilirsin"...

MeaCulpa dedi ki...

Çok haklısın:)) Teşekkürler.