7 Nisan 2007

Fevkaladenin fevkinde bedbaht bir gün hakkında küçük bir öykü - Son Bölüm

- Son Bölüm -


Kapıyı açmamla birlikte bir anda donup kaldım.

Karşımda mum ışığıyla aydınlanmış enfes bir sofra ve elinde şarap kadehi ile kırmızılar içinde son derece seksi muhteşem bir kadın duruyordu. Fonda ise insanın bütün sinirini, stresini unufak eden enfes bir müzik çalıyordu.

Yaşadığım bu bedbaht gün ve evde ışığı göremeyince panikleyip eve kadar yaptığım bu inanılmaz depar sonrası nefes nefeseydim, ayakta durmakta artık zorlanıyordum. Evde karşılaştığım bu manzara sonrası saniyeler içinde bir tercih yapmak zorundaydım. Ya çok yorgun olduğumu aşkıma açıkça itiraf edecek, ondan biraz anlayış bekleyecek, istemeden de olsa onun ve benim için yaptığı bu süprizin tüm tadını kaçıracaktım. Sonrasında kendimi yatağa atacak, başarabilirsem sabaha kadar deliksiz bir uyku çekecektim. Ya da bugün tüm yaşadıklarımı unutacak, aşkımın bizim için hazırladığı bu muhteşem ortama ayak uyduracak, onunla bu gecenin keyfini dibine kadar çıkartacaktım. Beynim çok yorgunsun ayakta zor duruyorsun git bir an önce yat uyu derken, yüreğim aşkımla birlikte, onun bizim için hazırladığı bu muhteşem ambiansın ve bu muhteşem gecenin tadını çıkarmamı söylüyordu. Her zaman yapmayı beceremesemde bu sefer yüreğimin sesini dinledim. Elimdeki çantayı yavaşça yere bırakıp, kapıyı sağ ayağımın tabanıyla adeta teperek itip kapattım. Müziğin ritmine uygun adımlarla ve son derece sexi bir edayla yavaş yavaş bana yaklaşan aşkımı belinden kavradığım gibi onu geriye doğru yatırırken, geride kalan koskoca onbeş yılın bile eskitemediği o büyük aşkın verdiği tutkuyla dudaklarımı önce boynuyla sonra yavaş yavaş dudaklarıyla buluşturdum. Teninde keyifli bir yolculuk yapan dudaklarım kulağına ulaştığında yavaşça fısıldadım.

- Seni çooookkkkkkk seviyorum.

Onun elleri ise arzulu bir şekilde benim vücudumda dolaşırken biraz evvel yorgunluktan kıvranan vücudumun adeta sarj olan bir pil gibi yavaş yavaş tekrar enerji ile dolduğunu hissettim.Kırmızıyı görünce çileden çıkan bir boğa gibi gitgide azdığımı hissediyordum.

- İyiki varsın , iyiki yanımdasın.

Aşkım hazırladığı nefis yemekleri getirmek için mutfağa yöneldiğinde, ben gün içinde kaybettiğim tüm enerjimin onun aşk dolu kollarında tekrar yerine gelmesinin verdiği büyük keyifle kadehlerimize şarap dolduruyorum. Bir yandan da düşünüyordum.

Hayat gerçektende bir kağıt oyunu gibiydi. Senin icad etmediğin, kurallarını senin koymadığın bir oyun. Eline gelen kağıtlarda da hiç bir kontrolünün olmadığı bir oyun. İyi oyuncuysan kağıdın kötüyken bile iyi oynayıp galip gelebildiğin, kötü oyuncuysan en iyi kağıtlarla bile kötü oynayıp kaybedebildiğin bir oyun. Oyunu iyi oynayıp oynayamadığını ise oyun sırasında yaptığın tercihler belirliyordu aslında.

Benim bu gece yaptığım doğru tercihin çok daha ötesinde, hayatımda yaptığım en doğru tercih aşkımı benimle bir ömür boyu birlikte olmaya ikna etmekti galiba.

6 Nisan 2007
Haşim A.

Hiç yorum yok: