31 Mart 2007

Fevkaladenin fevkinde bedbaht bir gün hakkında küçük bir öykü - 4.Bölüm

- Bölüm 4 -


Aceleden anahtarları evde bırakıp kapıyı çekmiştim. Murat’a gidip anahtarı alamazdım. Kesinlikle gece için duramayıp ağzımdan bir şey kaçırabilirdim. Bu konudaki sabıka dosyam hayli kabarıktı. Onun için başka bir yol bulmalıydım. Ya yan komşunun balkonundan bizim balkona geçecek aralık bıraktığım balkon kapısından içeri girecektim yada dönüşte yanıma bir çilingir alıp gelecektim.

Yeni taşındığı için yan komşuyu hiç tanımıyordum. Görmemiştim bile. Murat’ın söylediğine göre yeni evli bir çift oturuyordu yan dairemizde.

Tanrım ne rezil bir durumdu bu böyle. Komşu komşunun külüne muhtaç derler ama ben daha yan kapı komşumu tanımıyordum. Hatırlıyorumda çocukluğumda aile gibiydik bütün komşularımızla. Herkes ihtiyacı olduğunda seve seve birbirinin yardımına koşardı. Birlikte yemekler yer. Hep birlikte pikniğe giderdik. Hatırlıyorumda ilk eurovision şarkı yarışmasını -bizde o zaman televizyon olmadığı için- Asuman teyzelerde hep birlikte seyretmiştik. Cici kızlar, Semiha Yankı,…... Bir çok kez yeni yıla komşularımızla birlikte girmiştik. Herkes evinde karınca kararınca bir şeyler hazırlar. Hepsi bir araya geldiğinde de ortaya mükemmel bir sofra çıkardı. Özellikle biz çocuklar için. Annem evin büyük kızıyım diye hep beni yollardı komşulara akşam müsaitler mi diye sormak için. Utana sıkıla kapılarını çalar,

- Bir maniniz yoksa annemler akşam size gelmek istiyor,

diye sorardım. Yine evde olmayan şeyler için komşulara gitmekte benim görev tanımlarıma dahildi. Annemin elime tutuşturduğu fincanla kapılarını çalar;

- Varsa annem bir fincan zeytinyağı rica etti. Bizim evde kalmamışta. Babam akşam getirecek

diye yine ben isterdim o zamanlar. Şimdi eskaza evde ölecek olsak konu komşunun ruhu duymaz valla, kurtlanır çürürüz çok rahat inan olsun.

Bugün zamanımın çok dar olması sebebiyle komşumla tanışmayı daha sonraya bırakarak dönüşte yanıma bir çilingir almayı tercih ediyorum. Daha fazla zaman kaybetmeden kuaföre gitmek için kendimi sokağa atıyorum.Şansıma yoldan bir taxi geçiyor. Hadi kızım her zamanki gibi ballısın yine.

- Taxi
.............................


Neyseki kuaförde işim çabuk bitti. Şimdi hemen bir çilingir bulup eve gitmeliyim. Havada bu arada inanılmaz güzel bugün. Güneş accayip gözlerini kamaştırıyor insanın. Çantamdaysa şu güneş gözlüğümü takayım ben en iyisi. Allah kahretmesin evin anahtarı buradaymış yaaa. Ah benim aptal kafam. Ben bunu hep yapar oldum bu aralar. Aceleyle çantanın fermuarlı tarafına koymak yerine içine atmışım anahtarları. Geçen günde kafamdaki gözlüğü az aramadım evde akıllı ben. Ay çok sevindim çilingirle uğraşmak zorunda kalmayacağım. Hadi kızım atla taxiye şimdi, doğru eve. Kokoş karısındır sen bir saat sırf süslenmeye ayırman lazım senin bu akşam. Allaaaah saat 16:30 2,5 saatim kalmış hazırlanmak için. Murat saat 19:00 gibi evde oluyor.

- Hey taxi.

……………………………….

Eveeeeet nihayet herşey tamam artık. Sofra mükemmel gözüküyor. Büfede dura dura eskiyen altın yaldızlı porselen çeyiz takımlarımda müthiş duruyorlar sofrada. Şamdandaki mumlarda tamam. Tütsümüz de hazır. Romantik CD’mizde müzik setinde hazır. Ay çok romantik bir gece olacak. Çok heyecanlandım ben yine. Kalbim güm güm çarpıyor. En iyisi ben biraz alkol alıp gevşeyeyim. Ay süper bir gece olacak. Çok uzun zaman oldu böyle şeyler yapmayalı.
Saçlarımı Murat’ın istediği gibi kızıla boyatmam da çok iyi oldu. Bakalım o ne tepki verecek? Bana bu rengin çok yakışacağı konusunda ne kadar haklıymış meğerse. Bense bunca zaman onu tırtıya bile koymadım. Hata etmişim valla. Bence de çok yakıştı bana bu saç rengi. Ne güzel bir hatunmuşum ben böyle. Aynı zamanda da sexi tabiki. Bu ateş kırmızısı elbiseninde sırtı az açık değilmiş. Dışarıda hayatta giyemem ben bu elbiseyi. Neredeyse Murat’ın bana yurt dışından getirdiği victoria secret marka kırmızı külodum gözükecek :) Sütyensiz olmaya pek alışık değilim ama bu gece idare edeceğiz artık. Bu çivi topuklu ayakkabılar da beni inanılmaz zorluyor. Olsun bu akşam aşırı feminen olup Murat’ı kırmızıyı görüpte kuduran bir boğa gibi iyice kudurtmak istiyorum.

Saat 18:30 olmuş. Aşkım işten çıkmıştır şimdi. En iyisi ışıkları kapatıp şarabımıda alıp onu camda bekleyeyim ben.

....................................................

Aylin hanımdan Ahmet bey’in durumunun iyi olduğunu, hayati tehlikeyi atlattığını ögrenince biraz olsun rahatladım galiba. Bu arada saatte 18:30 olmuş. Artık biran önce toparlanıp bugün benim için kabus haline dönüşen bu ofisten çıkmak istiyorum. Ama yaşadığım bu fevkaledenin fevkindeki bedbaht gün artık tüm enerjimi tüketti. Kolumu kıpırdatacak takatim bile kalmadı. Şu an halının üstüne kıvrılıp yatacak olsam yalan olmasın saatlerce deliksiz uyuyabilirim. Kalan enerjimi toparlayıp kalkıyorum masamın yanındaki çantamı alıp odamdan çıkıyorum.

- İyi akşamlar arkadaşlar.
- İyi akşamlar Murat Bey. İyi hafta sonları.

Allahım ne olur akşamı gündüzüne benzemesin. Beynim artık tamamen durdu sanırım. Arabayı nereye parkettiğimi hatırlamıyordum. Allahtan şu alarm varda anahtara basınca yanıp sönen farlar sayesinde arabayı kolaylıkla bulabiliyorum.

Trafik cuma akşamı olması nedeniyle açıktı. Cuma akşamları herkes gece hayatına doğru aktığı için trafik daha çok benim ters yönüme doğru yoğunlaşıyordu. Arabaya park yeri ancak evin bir üst sokağında bulabildim. Bizim sokağa girdiğimde hava artık iyice kararmıştı. Eve baktığımda evde ışık yanmıyordu. Kalbim küt küt çarpmaya başladı. Mine’yi bugün hiç arayamamıştım. Yoksa başına bir şeymi gelmişti.

- Allahım ne olur. Allahım ne olur. Ne olur ona bir şey olmamış olsun. Ne olur Allahım.

Panik bir vaziyette koşmaya başlamıştım. Merdivenleri üçer beşer nasıl çıktım bilmiyorum. Aceleyle anahtarımı kilide soktum ve kapıyı açtım…….

31 Mart 2007
Haşim A.

Hiç yorum yok: